Posts

Showing posts from June, 2012
Image
İktisadın temel kavramlarından biri olan istihdam, geniş anlamda sonsuz sayılan insan ihtiyaçlarının karşılanması maksadıyla kıt kaynakların kullanımını ifade eder. Bir başka ifadeyle istihdam, tüm üretim faktörlerinin kullanımını, üretime sevk edilmesini tanımlar. (Üstünel, 1975: 150 – 151;  Ülgener, 1976: 73 – 74) Bu geniş anlamın dışında istihdam, üretim faktörlerinden emeğin kullanımını ifade eder. Daha açık bir değişle istihdam, bir şahsın hizmetini alma ve kullanma anlamına gelir. (Acar, 1992: 7 – 8) İstihdam çoğunlukla, piyasa içi ekonomik faaliyetler için kullanılır. Böylece iş piyasasında emeğini arz edenler (iş gücüne katılan), istihdam içinde sayılırlar. (Zaim, 1986, 106) Kadın işgücü istihdamını açıklarken ise, tarihsel süreçteki kadın emeğinin üretimde geçirmiş olduğu aşamların incelenmesi uygundur. Tarihsel sürece bakıldığında, kadının üretime katılımı ilkel toplumların  içerisindeki işbölümüne kadar dayanır. İlk ilkel toplulukların gruplar halinde yaşamaya başlam

ÖLÜME YALPALAYANLAR.

Image
Sabah erken kalktı. Tıraşını oldu. Saçlarını özenle arkaya tarayıp adeta yapıştırdı kafa derisine. Bunu yaparken de seyrelmeye başlamış saçlarının altından kafa derisinin görünmemesine gayret gösterdi. Saçları seyrelmeye başladığından beri, bu “kafa derisi takıntısı” onu fazlasıyla zorlamaktaydı. “Hepsi dökülünce ne yapacağım?” diye geçirdi aklından bir an. Sonra düşünmesi gereken daha önemli bir şey olduğunu fark etti. Bugün geçen haftadan bu yana planladığı bir işi gerçekleştirmeliydi. Geçen hafta aldığı bu işi, iki gün içinde ‘teslim’ etmeliydi. Ve ilke olarak da en geç bir gün önce bitirirdi işini. O bir kiralık katildi. Bu iş onun son işi olacaktı. Bunu bir jübile olarak düşünüyordu. Dünyanın en keskin nişancısı, en iyi gizlenen ve asla yakalanmayan kiralık katili olsa da hayatının bundan sonraki kısmını, buralardan çok uzakta bir ülkenin sahil kasabasında, sakin, huzurlu bir şekilde geçirmeyi, dinlenmeyi, düzenli bir hayat kurmayı, âşık olmayı hak ediyordu. Evet,

KLASİK MASA TOPLANTILARI

Image
Haftanın belli günleri, 2 ila 5 kadının yer aldığı bu klasik masa toplantılarına ister istemez dahil oluyorum. Her birinde farklı konular konuşuluyor. Bu seferkinde etraftaki kadınların durumları ilgili başlayan konuşma bir şekilde bazı ünlü kadınların evliliklerinden sonraki yükselişlerine geldi. Bunlardan biri bir petrol kralı ile evlenmiş, diğeri ünlü evliliklerinden çok, nasıl sansasyonlar yaşayarak ünlenmiş. Efendim öncesinde ikisi de çingene imiş, şu hallerine bak… Sonrasında fakir bir semtte oturan fakir kız, kendinden yaşça büyük bir adamla evleniyor ve rabbim yürü ya kulum diyor kadın şu an nerelerde neler yapıyor… Bazen akıl süzgecinden geçirip, gönlümden süzdüğüm bu konuşmalardan kendime göre kazanımlarım olurdu, fakat bu sefer çok üzüldüm.. Sanki şeytan sofrası.. Nasıl bir kadın kıskançlığı ve hatta aşırı bir ahlak bozgunluğu. Kendini ve kadının gücünü anlamamış, her zaman beyaz atlı prensin kendini kurtarmasını ve saraylarda yaşatmasını umut eden kadın zümresi. Be

Hayata Dokutmak Hayallerini

Image
Hayat, en büyük okula kaydımızı yaptırdığında henüz çok küçüktü yüreklerimiz. Çantasız, kalemsiz, silgisiz başladık onu okumaya. Hayat her gün yeni şeyler fısıldadı kulaklarımıza. Farklı sesler duyduk içinde, renklerine isimler bulduk. Her satırı not olarak düştük yüreğimize her güzelliği kaydettik sonra zihnimizde. Yüreğimiz bir kitaba dönüştü biz büyüdükçe... Kendimize sığamadığımız anlarda karar verdik yürek kitabımızı ‘okutmaya'. Nakış nakış işlediğimiz mazimizi hayata d/okutmaya. Bu yüzden 'öğrettikçe öğrenci, öğrendikçe öğretmen olduk' bilginin sularında. İkisi de iksir gibi geldi hepimize, yüzmeye doyamadık... Neden sonra, keşfettik okurken farkında olmadan, kendimizi okuttuğumuzu. İleride bizi okuyacak nesiller için çok önemli bir parçanın da biz olduğumuzu. Kendi hikâyemizi yazmaya karar verdik. Aslında hikâye çoktan başlamıştı. B/eşikle mezar arasında zamansız bir filmdik her birimiz dünya balosunda...Gerçekten şanslı mıydık yoksa şanslı olmak için çal

Demokrasi Mücadele ve Kararlılık

Image
Günlerdir yazıp çizildi. Biz de elimizden ve aklımızdan geldiğince fikirlerimizi beyan ettik burada. Kadınlarımız hakları için meydanlara döküldü. Ve devlet kürtajla ilgili düzenleme yapmaktan vazgeçti. Kadının mahremiyetine ve hür iradesine vurulacak darbeden vazgeçilmesi elbette ki bir zaferdi. Bu süreçte söylenenlere baktığınızda söz konusu kürtaj düzenlemesini savunanların ülkenin nüfus artışıyla kalkınacağı gibi ilkel bir düşünce içinde olduklarını gördük. Bu ilkel kafadan da tecavüze uğrayan kadının bebeği yerine kendisini ya da tecavüzcüsünü öldürmesi öğütleri döküldü! Böylece isimlerindeki adaletten ne anladıklarını biz de anlamış olduk. Devlet buna karışırken fetvalar da art arda geldi elbette. Ancak burada bitti mi? Tıpkı çizgi romanlardaki kötülük yapan karakterler gibi bir sonraki macerada yine karşımıza çıkmayı bekliyor. Yakında haremlik selamlık şehir içi ulaşım düzenlemeleriyle güzel ahlakımızın (!) tesisi için canla başla çalışacaklar. Yakında içkiyi tüm yurt

Tarihsel Süreçte Kadın İstihdamı

Image
Kadın işgücü istihdamını açıklarken, tarihsel süreçteki kadın emeğinin üretimde geçirmiş olduğu aşamaların incelenmesi uygundur. Tarihsel sürece bakıldığında, kadının üretime katılımı ilkel toplumların içerisindeki işbölümüne kadar dayanır. İlk ilkel toplulukların gruplar halinde yaşamaya başlamasıyla, “ilkel komünizm” adında cinsler arası işbölümünün ortaya çıktığı görülür.(Bebel, 1975: 30) Yazılı tarih öncesi dediğimiz bu dönemlerde kadınlar iktisadi faaliyetin birincil bölümünde “toplayıcı” olarak yer alırken; erkekeler, ikincil faaliyet olarak “avcılık”la uğraşırlar. İlkel insanın, besinin %65’ini bitkilerden, %35’ini hayvansal gıdalardan giderdiğini kanıtlayan son çalışmalarla, bu toplumlardaki kadın ve erkeğin üretime katkısı ve buna bağlı olarak toplumsal işbölümünün günümüzdeki kadının ikincil duruşundan farklı olduğu sonucu çıkarılır. M.Ö. 20 bin’lerde insanın bitkinin üretilmesini keşfetmesiyle kadının ilk emek ortaklığının gerçek ifadesi ortaya çıkar. Erkek,

Yetkinlik Bazlı Mülakat Nedir?

Image
Türkiye'de yaklaşık son 10 yıldır işe alım sürecinde kullanılan, fakat dünyada 1980'li yıllardan bu yana uygulanan 'Yetkinlik Bazlı Mülakat'; adayın geçmiş iş tecrübeleri ya da farklı problemler karşısında göstermiş olduğu davranış biçimlerinden yola çıkarak yetkinliklerini ve pozisyona uygunluğunu saptamayı amaçlıyor ve geleneksel mülakatlara oranla adayın kişiliği ve iş yapış biçimleri hakkında daha fazla bilgi elde etmeyi sağlıyor. Özellikle işveren ve danışmanlık firmalarının daha çok tercih ettiği bu yöntemde, her ne kadar temel bir kalıp olsada, kişinin başvurduğu pozisyona ve adayın özgeçmişinde yer alan tecrübelerine göre farklılık gösterebilmektedir. Tabiki bu süreç 'Cv' dediğimiz adayların özgeçmiş bilgilerinin incelenmesi ile başlamaktadır. İşe alım sürecinin birinci aşaması olan Cv'nin doğru bir şekilde hazırlanması ciddi bir önem arz etmektedir. Bu konuda ne yazıkki çok ciddi bir yetersizliğe sahibiz. Yapılan her staj, proje, iş t

SS501 Grubu, “Türkiye’de Hayata Dokun Konseri” Projesine Siz de Destek Olun !

Image
SS501 PROJESİ SS501 (Double S 501 olarak okunur), Güney Kore'li K-pop, Mandopop, dans, hip hop, R&B, trot tarzında müzik yapan ve 2005 yılının sonlarında çıkmış bir gruptur. Yardımseverlikleri ile bizleri kendisine hayran bırakan grubun, Hayata Dokun Kadın Organizasyonu kapsamında Türkiye'ye getirilmesi hedefleniyor. Konserden elde edilecek finansal gelir ile daha çok kadına ulaşmak ve yardım etmek amaçlanmaktadır.Sosyal Medya'da şimdiden yankı bulmaya başlayan ve 'TripleS' adı verilen hayran kitlesinin büyük bir heyecan duyduğu bu projeye destek vermek isteyenler; Facebook'ta Hayata Dokun'un özel olarak hazırladığı notu paylaşabilir,  Twitter'da TT listesine alınması amacıyla #SS501 TT'sini kullanarak destek verebilirler. SS501 Hakkında Güney Kore, Seul kökenli grup "Snow Prince" olarak 2005'in sonlarında çıkmıştır. 2006'nın çoğunu aktif olmayarak geçiren grupun aslında büyük bir hayran kitlesi oluşmuştu ve ilk ha

4+4+4 ÇİLESİ

Image
Daha okullar bitmeden başlayan 4+4+4 çilesi, okulların kapanıp, yeni kayıt döneminin gelmesi ile iyice ciddi boyutlara ulaştı. Öyle ki özellikle ne ebeveynler ne de yetkili okul müdürlükleri ne yapacaklarını bilmiyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın durumu netleştirmesini istiyorlar. Bazı okullar kayıt bile almıyor. Bakanlıktaki yetkililerin de durumu iyileştirmek içinde ne yapacaklarını bildiklerine inanmıyorum... Anne ve Babalar tedirgin. Bu keşmekeşte çocukların harcanmasını istemiyorlar. Psikolog, Pedagog ve eğitimciler 66 ayını dolduran çocukların bu sene okula başlamalarını uygun bulmuyor. Daha yeme ve tuvalet alışkanlıkları netleşmemiş, poposunu silemeyen, tam anlamıyla yardımsız yemek yiyemeyen ufak çocuklarımızdan bahsediyoruz. Uzmanların itirazlarında tutundukları nokta, geçtiğimiz dönemde 72 ayını doldurmuş fakat ailesi tarafından hazır değil diye okula gönderilmeyen çocukların, 66 aylık bebelerle aynı sınıfta eğitime başlamaları. Yaklaşık 1,5 yaş farkı

Zorla Anne Olmak İstemiyoruz

Image
Kadın bedeni üzerinde söz hakimiyeti kurmaya çalışmak, kadının toplumsal hayata nasıl konum alacağına karar vermek ''kürtaj cinayettir'' açıklamaları doğrudan kadın bedenine müdahaledir. Kadın bedeni üzerinden kadınlara saldırmak, doğum kontrolünün milleti zayıflattığı söylemleri, Hitler( Almanyası’nı akla getiriyor.) iktidara gelir gelmez ilk çıkardığı yasa aile yasası olduğunu tarihten okuyoruz. Führer bu yasa ile safkan Cermen ırkından dört çocuk yapan çiftlere ev hediye ediyordu. Kürtaj yaptıranlara da ömür boyu hapse,mahkum ediyordu. Türkiyede doğum kontrolünün milleti zayıflattığını kürtajın hatta sezaryenın günah olduğu söyleniyor. Kürtaj yasağına ve bu talimata uymaya en hevesli kesim. Kadını çocuk doğurma makinası gibi gören kaderci kesim ile çocuk parası ile yan gelip yatanlar olacaktır. Sevgisiz, ilgisiz, bilgisiz, düşünmeyen, okumayan, sorgulamayan, üretmeyen nesiller çoğaltmak… Doğurmak kadın bedeni ile ilgilidir. Doğurmaya, doğurmamaya,

Anlamayanlar İçin Çıkan Kısmın Özeti

Image
Anlayamayanlar için çıkan kısmın özeti... Düşünme özgürlüğümüz yok. Konuşma özgürlüğümüz yok. Yaşam hakkını savunma özgürlüğümüz yok. Yaşam biçimi özgürlüğümüz yok. Afyon ve Mersin-Anamur'dan sonra Kütahya'da da alkol yasaklanıyor. İktidar muhalifi televizyon programları bir bir yayından kaldırılırken, yine muhalif sanatçılara ambargolar uygulanıyor. Otel, restoran ve tiyatro salonlarına mescitler yapılmasını zorunlu kılan yasa çıkarılıyor. Parasız eğitim için pankart açan öğrencilere 8 yıl 5 ay hapis cezası veriliyor. Anadilde savunma hakkı isteyen 18 yaşındaki Kevser Akçelik, savunma hakkından vazgeçmiş sayılarak 6 yıl hapse mahkûm ediliyor. Doğuştan sağır ve dilsiz olan yurttaş Mehmet Tahir İlhan ‘slogan atmaktan’ ve ‘yasa dışı örgüt propagandası’ yapmaktan 25 yıl hapis cezasıyla yargılanıyor. 1000'in üzerinde çocuk siyasi tutuklu... Yüzlerce üniversite öğrencisi hapiste... Yüzlerce gazeteci gerçekleri söylediği ve haber yaptığı için ipe sapa gelmez i

Kadın Kim?

Image
Kadın Kim? Kadın... Anne, kutsal varlık. Yeni bir canlıyı dünyaya getiren, doğurganlık özelliği olan canlı. Peki kadına gereken özeni gösteriyor muyuz? Kıymetini biliyor muyuz? Cennet anaların ayakları altındadır demiş atalarımız. Ama bu sözü söyleyen atalarımız bugünleri görseler “biz ne dedik, siz ne anladınız” deyip dövünürlerdi sanırım. Tarihe baktığımızda toplumda kadının yeri tanrılaştırılmasından başlayıp, anaerkil düzenden, savaşta erkeğe yardım eden, yokluğunda evin reisi olan kişiye kadar uzanmıştır. Kendi tarihimize baktığımız da ise kadın pek çok avrupa ülkesi hemcinslerinden haklarını çok daha önce almış, söz sahibi olmuş, kararların alınmasında etkili olmuştur. Ancak ne yazık ki kadının yeri zaman geçtikçe gerilemiş, 21. y.y’da teknolojinin son süratle ilerlediği bir devirde hala okuma-yazma bilmeyen, tacize, şiddete maruz kalan, tecavüze uğrayan kadın sayısı azımsanmayacak rakamlara ulaşmıştır. Mevzu aslında çok derin, söylemek istediğim ço
Image
Kadına Şiddet Devam Ediyor Yazılı ve görsel basından da takip ettiğimiz gibi, kadına yönelik şiddet devam ediyor. Ve her geçen gün artıyor. Liseli genç kızlar sevgilileri tarafından dövülüyor, öldürülüyor. Hatta kimisinde saldırganın sevgili statüsünde olması gerekmiyor bile. “Ya benimsin, ya toprağın” diye diye büyümüş bir neslin torunları… Sırf kıskandığı için okuldan dışarı çağırdığı kızı av tüfeği vuran adam, ayrılmak istediği için sevgilisini kemerle boğan adam, bir kız çocuğuna sırayla tecavüz eden 30 adam…Hepsi de iktidarına yönelik en ufak bir başkaldırıya ya da böyle bir ihtimalin varlığına bile tahammülü olmayan, güçlerini ancak kadınların üzerinde en rahat şekilde uygulayabilen adamlar… Şimdi gelelim buna nasıl önlem alındığına. Devlet ne yaptı? Kadına karşı şiddete dur demek için attığı adımlara bakalım. Kadını daha fazla koruyacaktı. Ancak evli veya nişanlı olan kadına yönelik bir korumaydı bu. Yani bizin gazetelerin üçüncü sayfalarında gö

Rahim kürtajı yasak. Peki, beyin kürtajı da yasak mı?

Image
Kürtaj, resmi ya da gayri resmi çiftlerin ya da döllenmiş yumurtayı (cenin) taşıyan yalnız kadının kararı değilmiş, memleket meselesiymiş de haberimiz yokmuş. Tüm kadın sorunları; fiziksel, psikolojik, sosyolojik şiddet artı tecavüz artı evlilik birliği içerisinde tecavüz artı istihdam artı eğitim çözüldü şimdi sıra kadın kürtaj olsun mu olmasın mı meselesinde. Hani derler ya, olabildiğince traji komik. Konu gündeme geldiğinden beri etrafınızdaki kadınların tepkilerinden, hangilerinin bu pratiği yaptırdığını düşünemeden duramadığınızın farkındayım. Aranızdan densiz olanlar, ki örneklerini okuduk ettik, kutsal güç sosyal medya sağolsun, bu tepkilere “kaç kere kürtaj olmuş ki, kadar savunuyor bu” saygısızca cevaplar yazdı hatta. Sanane. S.a.n.a.n.e ! S.A.N.A.N.E !!!! Öncelikle kürtajın ne olduğuna ve bir kadın için ne ifade ettiğine bir bakalım. Kürtaj, kelime anlamıyla ‘kazımak’tır(1). Konuya ithafen; kürtajın, doğması herhangi bir sebepten ötürü uygun bulu

ZORLA GÜZELLİK OLMAZ

Image
Ne kadar tatlılar değil mi. Bu iki güzellik benim ikizlerim Manam, Mehmet’im. Büyük uğraşlar sonunda elde ettiğim güzelliklerim. 5 yaşına geldiler halen dermansız olmasa da sonrunlarıyla uğraşıyorum. Dışardan bakanlar bu anormal yoğunluğu nasıl kaldırıyorsun diyorlar. İnanın bana isteyince hiç zor değil. 3 çocuğum var, 3 ile de doğum öncesi ve sonrası normalden farklı sağlık sorunları ile ilgilendim. Fakat hiç pes etmedim. Çünkü onlar benim hayallerim, evelenmeden önce ettiğim dualarım. Kimi para ister, ev ister, araba ister ben huzurlu bir evim sağlıklı çocukların hayallerini kurardım. Sağlıklı olayım herşey olur. Neden bunlardan söz ediyorum. Kürtajın konu olduğu bu günlerde KÜRTAJA KARŞI OLMADIĞIMI söylemek için.. Bırakın çocuk sahibi olmak isteyenler, bu uzun süreçte onların daima yanında olabilecekler çocuk yapsın. Zorla güzellik olmaz. Devlet ana olamaz, baba ve gerekli olan diğer aile büyüklerinin sevgisini veremez. Onların yerine geçemez.