Posts

Showing posts from October, 2012

Öyleyse... Oyuna Devam

Image
Gerçek hayatın okulda öğretildiği gibi olmadığını yedi yaşında öğrenmiş bir çocuktum. Cin Ali serisi vardı o zamanlar. İlk sayıları siyah beyaz, okumayı sökmeye başladığımız dönemlerdeki sayısı, ödül olarak düşünülse gerek, renkliydi. Bir ara paragraf… Evet, senin de tahmin ettiğin gibi bu yazı kafa dağıtma maksatlı yazılmıştır. Evet, nerede kalmıştık? Cin Ali çöp adamlardan oluşan resimli bir seriydi. Kız kardeşim okula başladığında ise Tonton Ahmet’ler çıktı piyasaya. O da resimli; kilolu, şişkin yanakları alan bir çocuğun olduğu seriydi. Galiba sıkça kilo alıp acilen semirmem ve sonra hızla kilo verip çöp gibi olabilmem bu arada kalmışlığın sonucuydu. Aman, ne analiz! Okul demişken okuma yazmayı öğrendiğim o ilkokul günlerine dönmem gerek tekrar. Öğretmen, yazma pratiğini geliştirmemiz için ad ve soyadlarımızı bir sayfaya donatmamızı istediğinde yaptığım şuydu: Adım ve soyadımı oluşturan harflerden sadece sessiz harfleri kullanmak ve komple bitişik şekilde yazmak… Öğret

Tedirginliğin Kadınlığı: Masturbare

Image
     Türk sinemasının en sansasyonel filmlerinden biri olan Berlin in Berlin'den ne hatırlıyorsunuz? İtiraf edin... Aklınıza ilk gelen, esas kızın mastürbasyon sahnesi... Aktrisin aylarca eleştirildiğini de manşetlerden takip ettik; ancak film “uluslararası ödül” aldığında, üstü kapatılmış ve “unutulamaz” sahnede yaşananlar, hayatın yüzleşemediğimiz gerçeklerinden biri... Öznenin salt “kadın” olmasından, Berlin in Berlin; o dönem de, bu dönem de kabul edilmedi, ayıp sayıldı, eleştirildi ve kınandı. Erkekler için “olmazsa olmaz” bir eylem olan mastürbasyon, bir önceki paragrafta da üstünkörü bahsedildiği gibi, kadınlar için hala bir tabudur. İnsanların ergenlik döneminden itibaren üremeye başladığı bilinir. Peki ergenlik dönemine giren kız ve erkekler arasındaki fark nedir? Hemen açıklıyoruz; erkek çocukları 14 – 15 yaşından itibaren üreme hormonlarını (testesteron) her gün üretilirken, aynı yaştaki kız çocukları için bu durum (östrojen) ayda bir regl olduklarında ge

Boşanma Davalarında Maddi-Manevi Tazminat

Image
Nafaka, maddi ve manevi tazminat boşanma davalarının her aşamasında istenebilir.Mahkeme davada seyrinde tarafların kusur oranlarına bakarak tarafların boşanmalarına karar verir. Ağır kusurlu olan tarafın açmış olduğu boşanma davası mahkeme tarafından reddedilir. Mahkemenin tarafları eşit kusurlu bulması halinde tarafların boşanmalarına hükmedebilir. Boşanma davasında yani boşanma davası açarken hazırlamış olduğunuz dilekçelerinizde talep ettiğiniz maddi, manevi tazminat ve nafaka taleplerinde dava açılışı sırasında harç alınmaz. Maddi ve Manevi tazminat ve nafaka talepleri davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Örneğin davanın karar aşamasında kendiniz için nafaka ve maddi, manevi tazminat taleplerinden birini veya tamamını talep etmediyseniz dahi davanın karar aşamasında nafaka, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilirsiniz. Mahkeme bu talebinizi kusur oranına ve davadaki delil durumuna bakarak inceler ve karara bağlar. Avukat Fidan Gül www.hayatadokun.net &#

Kadın Sünneti

Image
Hepimiz günlük hayatımızda çeşitli düşünce ve sözlerimizi, inançlarımızı açıklamaya ve onları uygulamaya koymaya calışır, bununla kalmaz, onları kendimize göre mantıklı bir kalıba sokar ve çevremizdeki insanlara sunmaya calışırız. Öyle ki artık bu olay bir kültürün birçok unsurunun arasında yer alır. Bu neredeyse insan olmanın getirdiği ve kaçınılmaz olan bir davranıştır. Peki ya bu davranış kesinlikle kabul edilemez ve hatta kadınlık hakkımıza aykırı bir durum hale gelir ve hayatlarımızı tehlikeye sokucu boyutlara ulaşırsa? Nitekim, kadın sünneti uygulaması ülkemizde Güneydoğu Anadolu bölgemizde devam etmektedir. Üstelik “yüzyıllar boyu devam eden bir geleneğin parçası olarak ve büyükler istediği için”. Türkiye’de bu uygulama diğer ülkelere nispeten az görülse de bu vahşi uygulamaya tabi tutulan kişiler ve bu olayın onların yaşamları uzerindeki etkileri bizim kanayan bir yaramızdır. Aslında kadın sünnetinin sorun olmasının nedeni bu uygulamanın “birilerinin işine geldigi

E-GO!

Image
‘‘Sen kendi egonu tatmin edebilmek için bana bağıramazsın!’’ veya ‘‘Sen kimsin benim karşımda bana bağırıyorsun?’’ vs. Daha fazla birçok cümleye maruz kalabilmek mümkün günlük hayatınızın içerisinde, kavga eden insanlar etrafında evinize ya da işinize gitmeye çalışırken. Daha da kötüsü, her kavgadan sonra alınması gereken derslerden ziyade sadece sinir boşalması ve stres atma tabanlı bir yaratıcı unsur içermeyen kavgaların, toplum içerisinde çokça yer aldığını düşünüyorum. İletişim içerisinde iletişimsizlikte olabileceğine göre, zaman zaman kavgalar etmek ve kırılan kapler sonucu ‘‘Özür dilerim.’’ ile bireylerin problemlerini birbirlerine daha dominant ve farklı yoldan anlatmaları ile, biraz kimin sesi yüksek çıkarsa onun baskın olduğu fakat yapıcı kavgalardan sonra birbirlerine sarılan insanlar yok mudur? Fakat şiddet iletişimin bir parçası olduğunda (asla desteklemiyor olmama rağmen) eylem sonunda kullandığı silaha göre zarar vermek işin içerisine girdiğinde sadece ezilen tarafa

Tecavüzcülere "Dişli" Rakip

Image
Konuyla ilgilenen bilir. Tecavüz vakalarının dünyada en yoğun yaşandığı coğrafya, Güney Afrika’dır. Sorunlara çözüm bulmaktansa, sorunları pazarlama malzemesi haline getirmeyi tercih eden s istemin sonucu olarak “dişli kadın prezervatifi” denen bir ürün Güney Afrika’da üretildi ve piyasaya sürülmeyi bekliyor. Belki de siz bu yazıyı okurken ilk satışları yapılıyordur. “Dişli kadın prezervatifi” daha sonra birçok ülkeye ihraç edilecek. Ürünün kullanımı ve işlevi şöyle… Gayet pratik bir şekilde cinsel organa yerleştirilen prezervatifin dış kısmında sivri dişler bulunuyor. Bir tecavüz anında, tecavüzcünün penisi kadının vajinasına girdiğinde dişler tarafından sıkıştırılıyor. Erkek geri çekildiğinde prezervatifi yerinden sökse de penisini dişlerden kurtaramıyor. Kurtulmak için cerrahi müdahale gerektiğinden, bir tecavüzcü olarak yakayı ele vermesi de kaçınılmaz oluyor. Görüldüğü gibi birkaç faydalı işlevi var. Özetleyelim. Öncelikle şüpheli randevulara giden kadın, potansiyel t

Kadınların Çalışma Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar - I: Cinsiyete Dayalı Sorunlar

Image
Bu hafta ve takip eden birkaç hafta, kadın işgücünün çalışma hayatında sıkça karşılaştıkları sorunları anlatacağım. Öncelikle kimlik, bir başka ifadeyle ‘cinsiye dayalı sorunlar’ irdelemek, ardından çok popüler bir terim olarak ‘mobbing’ ve son olarak ‘cam tavan sendromu (glass ceiling)’ kavramları açıklamak istiyorum. Geçtiğimiz 3 ay içerisinde rakamlarla destekleyerek anlattığım tüm tarihsel notlar ve iş hayatındaki istatistikler; kadınların, hayatın her alanında olduğu gibi, sadece kadın oldukları için iş hayatında da sorunlarla karşılaştıklarını doğrular. Özellikle cinsiyete dayalı ayrımcılık konusu, iş hayatında, cinsiyetten kaynaklanan sorunların başında gelir.  Bu ayrımcılık, daha önceki bölümlerde iletildiği gibi, kadının istihdam oranlarını  ve de tüm iş gücü piyasasını etkiler. Ekonomik verimsizliğin ve işgücü piyasalarındaki katılığın temel kaynaklarından biri olan kadın işgören istihdamına dayalı bu ayrımcılık, iktisadi alan içerisinde çalışılması gereken bir sorund

KOPYASI OLMAYAN FİLM

Image
O gün, her günkünden daha erken kalktı. Zira önceki gece yaklaşık 20 sene evvelki sevgilisinin annesinin vefat haberini okumuştu gazeteden. Özenle hazırlandıktan sonra muhitine yakın bir camide yapılacak olan cenaze töreni için arabasının kontağını çevirdi ve yola koyuldu. Yaklaşık 500 metre yol aldıktan sonra bir anda arabasını müsait gördüğü bir kaldırım kenarına park ederek yolun geri kalanını yürümeye karar verdi. Zira daha vakti vardı ve bebek adımlarıyla bile yürüse cenaze törenine yetişebilirdi. Yavaş yavaş, salına salına yürürken ister istemez 20 sene evveli geldi gözlerinin önüne. İlk tanıştıkları andan itibaren sanki tekrar yaşıyordu o anları ancak haliyle o heyecan yerini kedere bırakmıştı, sadece görüntüler vardı gözlerinin önünde. Sesler dahi yoktu, sanki sessiz film seyrediyordu, hangi sessiz filme benziyor diye düşünseydi şayet Charlie Chaplin’in “Çocuk” filmine benzetirdi kesin, zira en etkilendiği filmlerdendi ama sinematografisinden öte türü yüzünden olacakt

İREM CANDAR Bİ’ŞEY OLSUN İLE OLANLAR OLUYOR

Image
Teoman’ ın “Duş” şarkısına yaptığı düet ile adını duyuran, ardından “Bana Öyle Bakma” diyerek sesiyle bir kere daha büyüleyen İrem Candar, ilk solo albümü olan “Erik Ağacı” ile hayranlarına merhaba demeye hazırlanıyor. Etkileyici sesiyle kendine has üslubunu, albümünün çıkış parçası olan “Bi’şey Olsun” isimli şarkısında buluşturan genç sanatçı, müzikseverler cephesinde yeni bir heyecana imzasını atıyor. Teoman ile yaptığı düetiyle rock müzik camiasındaki başarısını müjdeleyen İrem Candar, daha en başından internetin aranılan ve beğenilen isimlerinden biri olmayı başardı. Kendine has vokal tarzı ve dinleyiciler üzerinde bağımlılık yaratan sesini “Karbeyazdır ölüm” şarkısına yaptığı yorum sayesinde kanıtlamıştı. Kendisini aynı zamanda Türkiye’ nin en çok sevilen dizilerinden Behzat Ç.’ nin bir bölümünde seslendirdiği “Yoldan Geçen Adam” şarkısı ile de hatırlamak mümkün. Yumuşak ve buğulu sesiyle başarı sinyallerini veren genç sanatçı şimdi de önümüzdeki haftalarda marketlerde yer

OLAĞANÜSTÜ ERKEK KONGRESİ KARARLARI

Image
Erkek olan her insan gibi, benim de içerisinde bulunduğum ve her yıl yaklaşık M.Ö 557 yılında başlayan etkinlik notlarında konuşulan konuları (elbette erkeklerle) paylaşmak istedim. Lütfen kadınlar okumasın çünkü hepsi çok gizlidir. Kongre olarak bir araya gelen erkekler çok gizli bir yerde bir kongre salonunda toplandı. Hemen hemen her dönem aynı olan problem üzerine konuşup, duruşmanın sonunda davul ve zurna eşliğinde çalan müzik ile yağlı güreş yaptık. Bendeniz, uzun saçımın dezavantajı nedeniyle çok dayak yedim diyebilirim. Bu nedenle bana “en az erkek” ödülü uygun görüldü. Magazin ve dedikodu kısmını bırakarak alınan kararları sizlere aktarayım. 1- Kadınlar çok acayip bir şey, yani Rahim. Efendim, bizler toplum içerisinde kadınları herhangi bir “şey” den daha üstün görmek zorunda olduğumuzun kararını aldık. Birçok yazılı dinlerin içerisinde bağışlayıcı ve affeden aynı zamanda hayat veren olarak Rahim adını verdik. Ismi nereye verdik elbette kadın cinsel organına. Aynı zam

KADINA ŞİDDETE KARŞI

Image
Kadına şiddet uygulayan erkeğin ruhsal olarak hasta olduğu görüşü, genel olarak kabul gören bir görüştür. Buna katılabiliriz. Ancak bu şekilde kişisel düzeye indirgersek kadına yönelik şiddetin toplumsal bir hastalığın sonucu olduğunu göz ardı ederiz. Toplumun önyargılarının, tabu ve baskıcı kurallarının hastalık yayıyor olması, erkeklerin psikolojik olarak bir hastalığı birbirine bulaştırabilir olmasından daha gerçekçi bir sonuç olacaktır. Önyargı, güce itaat isteği, zayıfın veya sayıca az olanın güçlü ve çok olanın yönetiminde olması gerektiği düşüncesi, fiziksel gücün, zekâya tercih edildiği ilkel dönemden kalan eğilimler (daha çok sayılabilir) gibi sayabileceğimiz konu başlıkları bizi şiddetin kaynağını açıklamakta bir ölçüde yeterli olacaktır. Erkeğin toplumun din, gelenek gibi unsurlarla egemen güç sayılmasıyla diğer taraftaki kadın (sayıca üstün bile olsa) itaat etmeye zorlanır. Çünkü iş,  kadın ve erkek eşitliğine geldiğinde çoğunluk hâkimiyeti düşüncesi de ortadan ka

Türkiye’de Kadın İşsizliği

Haftalardır yazıyorum ve biliyorsunuz. Ülkemizde kadın olmak zor, kadının çalışması kadın olmasından daha zor. Bu nedenle, bu hafta geçtiğimiz 10 hafta boyunca yazdıklarımı destekler nitelikte bir toparlama olacak. “Kahraman” beyefendilerin hükümranlığında süren hayatlarımızda, işsizlik ve işsizlik oranlarından bahsedeceğim. Yazıma, teknik tanımlardan başlamak istiyorum. İşsizlik oranı, işgücü yüzdesi olarak, işsiz sayısıdır. Çalışma arzu vegücünde olup, piyasalardaki cari ücret düzeyinde çalışmaya razı olduğu halde iş bulamayan çalışma çağı nüfus, işsizleri oluşturur. İşsizlik, hem dünyada hem de Türkiye’de işgücü piyasalarının en önemli sorunlarından biridir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO   ) son raporına göre, 2010 yılında Türkiye dahil birçok ülkede işsizlik oranı %10’un üstündedir. ILO’nun “ülkelere göre kıyaslanabilir işsizlik oranları” sıralamasında Türkiye %10,5 ile 30 ülke arasında 22. Sırada yer alır (ILO, 2010: 24). Uluslararsı Kalkınma Teşkilatı OECD’nin 2