Posts

Showing posts from March, 2013

Çalıntı Mutluluklar

Image
Aysel Hanım pişirdiği taze fasulyeyi ocaktan alıp çorba için yeni bir tencere çıkartırken söylendi kendi kendine “Fasulyeye burun kıvıracaklar gene… Aman ne yapayım! Ben de her gün sarma saramam canım, hizmetçi mi var sanki hayret bir şey!” Dağ gibi ütüleri bitirmişti bugün. Evde iki süsüne düşkün çocuk olunca ütü çabuk birikiyordu. “Bir kez giydiklerini hemen kirliye atıyorlar kış günü” diye söylendi. O ütünün üstüne yemek yapmak işkence gibi geldiği için sinirleri çok gergindi çocuklar akşama fırça yemeğe hazırlansalar iyi ederlerdi… Nazım Bey çok yorulduğu işten çıkıp eve doğru gelirken karısının ‘Cacık yapacağım, yoğurt al da gel’ demesi üzerine markete uğramak için yolunu değiştirmişti ve sinirleri gerilmişti. Lisede matematik öğretmeni olan Nazım Bey zaten yeterince liseli şımarıklığıyla uğraşıyordu bir de akşam eve gidip üniversiteye hazırlanan oğlu ve üniversiteyi yeni bitirmiş, evlenmek üzere olan kızının şımarıklıklarını çekmek istemiyordu. Üstüne bir de yoğurt buyuran k

Kadınların Sesi Daha Gür Çıkacak

Image
İlgili makaleyi okuduğumda çok hoşuma gitti. Önce başlık dikkatimi çekti, şiddet olaylarında gösterdiğimiz tepkilerden dolayı bir yazı sandım.. Ama okudukça ilginç geldi ve hoşuma gitti. Umarım diğer futbol takımlarında da bu yönde gelişmeler olur.. Kadınlar birleştikçe üstesinden gelemeyeceğimiz sorun yok biliyorum. Makaleyi buradan okuyabilirsiniz. Kadınlar el ele versin, yüreklerini birleştirsin, ama erkekler de desteklerini esirgemesin. O zaman toplum refahı daha kolay sağlanır.. O zaman çocuklarımıza bırakacağımız dünya daha temiz olur. Figen Geri www.annecee.com www.hayatadokun.net'ten alınmıştır.

Bir Çocuk Kitabının Yankıları

Image
Kısa süre önce medyada Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bazı kitapların yasaklandığını ve bunların için de Şeker Portakalı olduğunu okumuştum. Çoğunluk özellikle Şeker Portakalı'nı tekrar tekrar zevkle okuduklarını belirtip, karara tepki göstermişlerdi. Neyse ki Milli Eğitim'den açıklama geldi ve yasaklanan kitap olmadığı belirtildi. Şükürler olsun!... Ülkemde hiçbir zaman kitaplar yasaklanmasın! Açıkçası kitabı ben okumamıştım fakat kızım 6. sınıfta okumuş çok beğenmişti. Tatile giderken kitapçıya uğrayıp tüm yeni kitapları inceledim. Şeker Portakalı da 111. basımı ile ön sıralarda yerini almıştı. Toplamda 4 kitap aldım ve Şeker Portakalı'ndan başladım okumaya. Okumayan herkese, özellikle annelere acil ve şiddetle tavsiye ederim. Ah Zeze... Nasıl yaktın yüreğimi! Bazen güldürdün, bazen düşündürdün, bazen gözlerimi yaşarttın. Bu kadar fakirlik, bilgisizlik ve şiddet içinde nasıl da hep hayaller kurdun. Herkes unuttu senin çocukluğunu, çocuk olduğunu. Yaramazlıklar

KAHVE TADINDA

Image
Bütün kelimelerin milyonlarca kez kullanıldığını ve aynı cümlelerin farklı ve aynı şekillerde milyonlarca kez söylendiğini biliyorum. Yine devrik cümleler kuracak değilim. Kahve tadında kısa bir sohbet, asıl istediğim... Cümlelere devrilmeye başladım bile! Dostlar, “Dik dur!” diyorlar her gördüklerinde. Eğiliyor istemeden doğrultmaya çalıştıklarım. Devriliyor bin bir umutla hayata çattıklarım. Rüzgar mı çok şiddetli esiyor, zirvelere mi kuruyorum her defasında hayal evimi, şimdilik bilmiyorum. ... Çözülmüş şeylerin bile yeniden çözümlenmesi, sayıların tekrar tekrar çarpılıp bölünmesi hep bu tekrar eden zamanların bir sonucu... Kahveye kıyas edecek değilim hayatın acılığını. Kırk yılı aşan hatır(a)lardan da bahsedecek değilim. Kahve tadında bir sohbet benimkisi sadece… Bilineni yeniden bilmeye ç/alışmak seninle. Gözden kaçırdıklarımızı ve göze batanları anlatmak biraz. Bu arada sütlü tatlılar gibi, kahvenin de sütlü olması makbuldür benim için. Sahi, sen söylemedin! Kahveyi nas

ÇOCUK ONLAR

Image
Bu aralar internet ortamında sosyal paylaşım sitelerinde bir video dolaşıyor..Bu video aynı zamanda bazı Tv kanallarında da gösterildi..İki küçük kız çocuğu ,kendilerini videoya çekmişler. Biri ,şarkı söylerken birden tokatı patlatıyor diğerine ..Tokadı yiyen çocuk hem acıyla kıvranıyor hem de görüntüden çıkmamak için çaba gösteriyordu. Ne kadar içler acısı bir durum değil mi? O yaştaki çocuklar ,şiddeti öğreniyorlar ve bunu normal görüyorlar.Gelişen teknoloji de çocuklarımıza bunu fazlasıyla öğretiyor.. Kendi çocukluğumuzun oyunları ne kadar basit olsalar da, bir o kadar keyifli, zararsız ,adı üstünde ÇOCUK OYUNLARI idi.Yağ satarım,bal satarım, körebe, sek sek, saklambaç … Şimdi ise bakın, sokakta oynayan çocuk sayısı zaten ve maalesef çok az. Bu konuda ailelere hak veriyorum çünkü o kadar kötü olaylar yaşanıyor ki..Doğal olarak çocuklar evde boş zamanlarını bilgisayar başında geçiriyorlar.Bilgisayarda oynadıkları oyunların da çoğu şiddet içeren oyunlar. Oysa ki hem kendil

Kadınlara Yönelik Çalışmalar Artıyor..

Image
Okudukça daha çok mutlu oluyorum. Kadınlarımızın eğitimi için, çalışması için, bazı ilçelerde, mahallelerde, kuruluşlarda ya da bireysel olarak yapılan, destek verilen projeler gittikçe artıyor. Bu çalışmalardan biri de Nevşehir Belediyesi tarafından Kapadokya Eğitim Merkezi'nde verilmekte.. Konu ile ilgili makaleyi buradan okuyabilirsiniz. Bireysel de yapacak çok şeyimiz var.. Oturup düşünelim "ne yapabiliriz?" diye..Mutlaka bulacağız ve desteklerimizi esirgemeyeceğiz eminim. Figen Geri www.annecee.com www.hayatadokun.net ' ten alınmıştır.

Baba Oluyorum A Dostlar!...

Image
İnsanın alacağı belki de en ilginç ve en güzel haber bir bebeği olacağını öğrenmesidir. İki aydan fazla bir zaman önce tıpkı ben ve eşimin aldığı haber gibi… Yakın akraba ve dostlarla paylaşmayı tercih ettik önce bu haberi. Şimdi ise babalığın nasıl bir duygu olduğunu artık idrak etmeye başlamışken, bunu yazıyı dökmeye karar verdim. Bebeğimiz şu anda 9 cm ve 40 gr ağırlığında… 16 haftasında… Tahmini doğum tarihi 10 Eylül… Garip bir his… Yeni bir can hayata gelecek. Bir parçamız olacak. Bizden öğrendikleriyle yetişecek hayata. Bizden öğrendiği her şey onun sahip olduğu ilk miras olacak. Eşimle tanışmadan daha birkaç gün önce bırakın baba olma fikrini, uzun bir ilişki düşüncesi bile uzak ihtimallerdi. Bizim kuşakla başladığını düşündüğüm “böyle bir dünyaya çocuk getirmemek” klişesine kendimi ben de epey kaptırmıştım. Ama bir yandan da haksız da değildik. Savaşlar, yoksulluklar, yalanlar, acılar, zulümler… Ahmed Arif’i anmadan geçemem buradan. Diyarbekir Kalesi’nden Notlar ve Adilo

Kale'nin Kadın Ustaları Türkiye'ye Yayılıyor!

Image
Erkeğin egemen olduğu inşaat sektörüne kadın karo ustaları yetiştiren Kale Seramik, Ankara'dan başlattığı çalışmayı tüm Türkiye'ye yayacak. Eğitimlere katılanlar 50 bin kişilik Usta Kulübü'ne üye olarak para kazanıyor. Kadınlarımıza değer veren, onlara iş imkanı sağlayan, bunun için eğitimler sunan kurum ve kuruluşları okudukça, umudumu yitirmemem gerektiğini hatırlıyorum. Bizler, bireysel olarak, elimizden geldiğince, hem kendimize hem de diğer kadınlara, gençlere yardımcı olmak için çok çabalıyoruz.Çünkü, halden en iyi biz anlıyoruz. Ama, asıl önemlisi böylesine büyük kuruluşların çalışmaları.. Onlar destek oldukça, imkan sağladıkça aşılmayacak engel yok diye düşünüyorum. Ve bu desteklerin, gittikçe artmasını diliyorum. Kale Seramik, kurduğu Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı’nda önemli projelere imza atıyor.Kendilerine teşekkür ediyorum. Bu çalışmaları ile ilgili makaleyi buradan okuyabilirsiniz.http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2013/03/22/kalen

Çocuk Gelinler..Ünzile'ler..

Image
Maalesef ki etrafımızda çok duyuyor ve gazetelerde okuyoruz.Daha bebekleri ellerinden düşmeyen kız çocukları evlendirilip, kucaklarına kendileriyle birlikte büyüyecek olan bebekleri veriliyor.Bir de kendisinden fazlasıyla büyük, babası yaşında insanlarla evlendiriliyorlar. Neden bu cehalet? Amaç nedir? Bir türlü anlamıyorum... Doğduğu günden beri gözü gibi baktıkları küçük meleği nasıl olurda gözlerini kırpmadan harcayabiliyorlar? Evet harcıyorlar.. Başka ne denir ki? Ziyan oluyorlar.. Daha her şeyi oyun olarak gören çocukları , büyük bir sorumluluk içine atıyorlar… Yazık.. Çok yazık.. Halbuki onlar da okumak istiyorlar... Okumak ve kendilerine, ailelerine, ülkelerine faydalı olmak istiyorlar.. Okumak istiyorlar.. Ki bir gün çocukları olduğunda onları doğru yetiştirebilsinler.. Ailelerinin cehaletlerinden dolayı kendilerine yaşattıklarını, kendi çocuklarına yaşatmak istemiyorlar.. Düşünsek bir an bile.. O güzelim kızlarımızın yaşadıklarını.. Neler olup bittiğini

#gercekdostlarkromozomsaymaz

Image
Bugün, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü.. Sosyal Medya da bir etkinlik var, farkındalığı yaratmak ile ilgili.. Rengarenk çoraplarını giyen çoluk, çocuk, anne-baba, herkes fotoğraflarını paylaşım sitelerinde yayınlıyorlar.. Sadece fark edin diye.. Siz de fark ettirin diye.. Hatta etkinlik sayfası bile var, https://www.facebook.com/events/525952694122564/ Takip edebilmeniz için… Siz henüz giymediniz mi? Geç kalmış sayılmazsınız.. Şimdi, evet şimdi..HaydiJ Figen Geri www.annecee.com www.hayatadokun.net'ten alınmıştır.

Beni Öldürme Anne!

Image
Yapılan araştırmalara göre, sigara kullanan kadınların vücudu kullanmayanlara göre daha erken yaşlanmaktadır. Bu kadınların hamilelikleri içmeyenlere göre daha zor geçer; Yüksek kan basıncı, vücutta ödem oluşumu ve başka zorluklarla karşılaşırlar. Sigara İçmek Hastalıktır Sigara kullanmanın günümüzde bir hastalık türü olduğu ve bu kişilerin tedavi edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Kadınlar arasında ergenlik döneminde başlayan sigara içme alışkanlığı, kadın evlenme çağına gelince fizyolojik ve psikolojik bağımlılığa dönüşebilmektedir. Kendinizin ve ailenizin sağlığını düşünün, çok geç olmadan  SİGARAYI BIRAKIN! Yukarıdaki paragrafı , ilgili siteden alıntı yaptım.. Siteye, sosyal paylaşım sitelerinde rastladım ..Çok şaşırdım gerçekten.. Biliyordum, görüyordum ama bu kadar büyük bir sorun olduğunu anlayamamıştım.Büyük bir sorun diyorum, kulaktan kulağa dolaşan söylenti değil bu çünkü.Başlı başına bir sorun.. Sigara paketlerinin üzerinde yazılı mesajlara, resimlere rağ

Bir Direnç ve Umut Öyküsü

Image
Oya Kozlu çalışan, iki çocuklu bir anne. Çok yoğun hayatını bir düzen içinde yürütürken, kanser denilen hastalıkla 45 yaşında karşı karşıya kalır. Meme Kanseri tanısı konulduktan ve ameliyattan sonra ise hayatı bir daha eski düzeninde olmayacaktır. Oya kozlu’ya arkadaşları ve ailesi tedavinin her aşamasında yanında ve destek olmuşlar. Fakat hastalık tekrarlayınca ve tedavi uzayınca eşi ile yollarını ayırmış. Meme Kanseri hastalarının %85 ‘inde evlilikleri maalesef sonlanıyor diyor Oya hn. ve eşinden kitapta her zaman saygıyla bahsediyor. İnsanın başına gelmeden anlaşılmaz diyorlar ya Oya hn. içinde öyle olmuş. Kanser tanısından önce ve sonrasını, kanser hastaları ve yakınları için önemli olan noktaları bu kitapta toplamış. Yaşadıklarını bir kılavuz olsun diyerek kitap haline getirmeyi de bu yüzden düşünmüş. Kitap çok hoşuma gitti. Oya hn. her seferinde hastalığa karşı gösterdiği direnç ve yaşadıkları gerçekten hasta ve hasta yakınlarına kılavuz olmuş. Birde kitapta hastalık aş

Kimsesiz Sokaklar

Image
“Ben küçükken, sokağımız çok büyüktü. Sonra ben büyüdükçe sokağımız küçüldü” Bu iki cümleyi geçenlerde kızımın okuduğu bir kitapta gördüm. Aklıma takıldı, bu sözler üzerine kendimi düşünmekten alamadım. Çocukluğuma döndüm. Gerçekten de doğru ,ne kadar büyüktü bizim sokağımız.Güneşin yüzünü göstermediği günlerde bile sıcacıktı. Gecenin sessizliğinde bile bazen kahkaha atardı, bazen de hüzünle bakardı. Neden diye düşündüm. Çünkü, sokağımızda aynı hayatı doyasıya paylaştığımız komşularımız, dostlarımız vardı.Her gün sokağımızdan geçen yoğurtçumuz,sanki sadece bize yoğurt satardı. Bakkal Ali Bey Amca’nın peynir kokan kokusunu hala duyuyorum sanki. Kuru Temizlemeci Edibe Hanım Teyze, yorgun olduğu her halinden belli olsa da yüreğiyle sevgi dağıtırdı. Bir de Kedili Teyzemiz vardı, evinde kedi beslerdi. Sokaktaki kedi ve köpeklere bakardı. Herkes ona saygı duyardı. Ben büyüdüm , sokağımız küçüldü.Şimdi o küçük sokaklar bile ne kadar ürkütüyor insanı. Kızım 9 yaşında , sokağımız sadec

Tuhaf Gelenekler ve Toplumlarda Kadın Algısı

Image
Çoğumuzun internette denk geldiğini düşündüğüm bir liste var. Dünyanın çeşitli ülkelerinde, bazı garip gelenekler ve tuhaf yasalar görülmekte. Ben de bunlardan birkaçını belirtip naçizane analizlerle bezenmiş bir yazıya dönüştürdüm. Amacım ne, bilmiyorum. Ama seçkiyi yaparken, hangi kriteri göz önünde bulundurduysam, yazının ana fikri onu içerecek haliyle. İlk haberimiz Laos’tan… Laos’ta kadınların cinsel yönden en cezp edici yerlerinin ayakları olduğu düşünülüyor. O yüzden kadınların ayaklarını göstermesi yasak… Dünya’nın her yerinde kadınların hedefte olması, erkeğin kendine hâkim olması değil de kadının tahrik etmemesi gerekliliğinin önemsenmesi toplumsal bir yara… Genetik bir mirasla babadan oğla geçmiş, öğrenilmiş ve psikolojiye nüfuz etmiş… Hindistan’ın bazı bölgelerinde evlere gündeliğe giden kadın, evin genç erkeğinin cinsel ihtiyaçlarını da karşılamak zorunda… Hedefte yine kadın var. Seks objesi… Ve her yanı sömürülen kadın… Sıradaki gelenek de biraz seçki kriteri

Tue - Bir Kadının Öyküsü

Image
Tue, Dilek Bayramoğlu Küçükkapılı'nında ortak olduğu bir ayakkabı tasarım atölyesi. Dilek, tue için ayakkabı imalathanesi desede, aslında el emeği, göz nuruyla üretilen ayakkabıların hepsi özel tasarım.İmalathane deyince akla makina parkurları, makinalarla seri yapılan işler geliyor. Dilek ve ekibinin tasarladığı ayakkabılar, yine tecrübeli ustaların el işçiliği ile hayat buluyor. Aslında tasarım bölümünde bir kadının öyküsü anlatılıyor. Yaşanmışlıklar yani tecrübe, duygular, hisler tasarımda kağıda dökülüyor. İmalathane'yi gezdiğimde bir ayakkabının üretimindeki aşamaları görünce bir kat daha şaşırdım.Tabanı, topuğu, derisi, ökçesi, dikişi, nakışı, aşama aşama bir sürü proses. Bir tasarım sürecini anlattı nefesim kesildi. Şuan 2014 kış sezonu çalışıyor. Modayı takip etmek ne zor iş. Dilek, İkiteli Organize Sanayide çalışan az sayıdaki kadın girişimcilerden biri. Başlıyoruz konuşmaya sorunlar hep aynı. Ağır vergi sorumlulukları, iç piyasa nakit azlığı, işçi problemleri.

Muhafazakarların Bilimle Derdi Ne

Image
Modern biyolojinin temel taşı olan Evrim teorisi, bizim muhafazakârların korkulu rüyası… Koskoca teorinin yıllar boyu birikimini yok saymak, bilim hakkında tarih boyunca süregelmiş inkârcı anlayışı yıllar eskitememiş demektir. Evrime göre, tüm canlıların kökeni, kendilerinden önce gelmiş türlere dayanır. Bu yönüyle bakıldığında tutarsız bir durum yoktur. İnsanın oluşumu söz konusu olduğunda kimilerinin saçları diken diken olur. Evrimi lanetleyen, Darwin’i şeytanın ortağı ilan edenler ortalığı sarar. Evrim teorisini çürütmek için kullandıkları temel dayanak ise Âdem ile Havva’dır. Kadın ve erkeğin onlardan türediğine inanılır. Âdem ile Havva da Allah tarafından yaratıldığından, Evrim otomatikman çürür(!) 4 gün önce Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Adana’da kendisine yapılmak istenen yumurtalı protesto sonucu gözaltına alınan gösterici gencin serbest bırakılmasını sağlamış, sonra da bu öğrenciyle baş başa yemek yiyip, sohbet etmişti. Bu durum, her ne kadar Kılıç’ın olgun tavr

Başlıksız

Image
"Başlıksız" da bir başlık, demek ki gerçekten başlıksız bir yazı yazmak istiyorsan ona isim koyma. Sanıyorum her insanın neyden oluştuğunu bilmeye hakkı var. Yasal haktan söz ediyorum. Hayattan kopuk, başkasının bedenini incelermişcesine bir anatomi dersi değil, bedenini daha iyi tanıması için, beynin işleyişini kendini keşfedercesine öğrenmesinden bahsediyorum. "Gerçek" e yaklaşmak için şart. Sanki mutlak gerçekmişcesine davranan kültürlerde yaşıyoruz çünkü.  Bedenin yükleri ağır, üstünde taşıyamayacağı kadar  çok kod var. Bu kodları içselleştirdiğinde iş işten geçmiş oluyor. Başka türlü bir yaşama biçimi düşünülemezmiş gibi görünse de başka türlü davranma, öğrenme, iletişme biçimleri mümkün. Beyin müthiş bir kapasitede. Yolda yürürken insanları üstlerinde giysileri yokken nasıl algılayacağımı düşünürüm bazen. Yorumlama yapabileceğim veriler kaybolduğunda... Geriye kalan bedenin güzelliğinden çirkinliğinden de bahsetmeden. İşte o zaman karşımızdakinin gerçe

Metin Serezli Kansere Yenik Düştü

Image
Ustalara veda etme yılı olarak anılacak 2013. Metin Serezli, iki buçuk yıla yakındır tedavi gördüğü akciğer kanseri nedeniyle hayata veda etti. Metin Serezli’yi tiyatroda, sinemada ve televizyondaki görsel varlığının yanı sıra, işitsel olarak da vazgeçilmez biri olarak tanırsınız. Reklam seslendirmeleri, yabancı film dublajları dediğinizde ilk akla gelen isimlerden biriydi. Görsel medya için bu kadar vazgeçilmez sesi sahibi Metin Serezli’nin cenazesi, bugün Teşvikiye Camii’nde kılınacak namazın ardından toprağa verilecek. Metin Serezli'nin eşi Nevra Serezli kaybettiği hayat arkadaşının ardından Akşam gazetesine şunları söyledi. “Çok fazla sanatçımız gitti ya. 7 Mart’ta 45’inci senemizi kutladık. 10 Mart’ta kaybettik. Son anlarında hiçbir zaman şuurunu kaybetmedi. Nefes rahat alamadı, sonra kalbi durdu” dedi. Metin Serezli ayrıca bir anma töreni istemediğini vasiyet etmişti. Hayat boyu aynı yastığa baş koymaları bile böylesi bir ayrılığı acılı etmeye yeterliyken, onlar aynı

Kadını Alıyoruz, Hafifçe Dövüp Terbiye Ediyoruz!

Image
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, her katıldığı toplantıda, her mikrofon bulduğunda, bangır bangır kadına yönelik şiddeti lanetliyor. Kadına şiddeti, insanlık, vicdan dışı vahşet, (vahşetin insancılı var mı ki?) korkaklık olarak niteliyor başbakan. Katılmamak mümkün değil. Öte yandan kadına karşı bir ayrımcılık söz konusu hala. Ve de sırtından sopayı eksik etmeye karar verseler de karnından sıpayı eksik etmemeye hala kararlı gibiler. Bunu da anneliğin kutsallığıyla savunuyorlar tabii. Bu noktada işkillendim yine. Acaba kadına karşı şiddete gerçekten insani sebeplerle mi tepki gösterip bununla ilgili politikalar geliştiriyorlar; yoksa üreme politikalarının teminatıyla iyi geçinmek için mi? Buradan bir komplo teorisi çıkar ya, neyse… Söylenene göre kadını dövmekte haklı olacağımız haller var. Söyleyense AKP Kırıkkale İl Başkanı Mehmet Demir… Demir, kadınların hafifçe dövülüp korkutulabileceğini savundu Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlarken. Demir, kadınlar günüyle ilgili yay

Kadının Emek Günü

Image
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü… Öyle sevgililer günü gibi düşünülmesin sakın. Pahalı bir hediyeyi eşinize, sevgilinize vererek kutlayacağınız bir gün değil. Evine ya da iş yerine çiçek gönderip, içine de “iyi ki varsın” diye not yazarak kutlayacağınız bir gün de değil. Her ne kadar, sistem tarafından, “emekçi” sözcüğü yok sayılsa da bu günün adı; “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” Ve bu gün kadın hakları konusunda dünyanın geri ülkelerinden biri olan Türkiye için de anlamlı bir gündür. Çalışma haklarını bir kenara bırakın, yaşama hakkı bile sık sık elinden alınır kadının. Bu başka bir yazı konusu… Biz 8 Mart’a bir dönelim. 8 Mart 1857 tarihinde, ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangından işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin ce

ÖZGÜRLÜĞÜN TANIMI AYNI MI?

Image
Geçenlerde bir haber okudum gazetede. Üçüncü sayfa haberiydi.  Genelde bu haberlere pek çoğumuz bakmaz ama o haberlerin ardında aslında bir dram mevcuttur hiç bilmediğimiz. Kocasının şiddeti, tacizi ve tecavüzü karşısında çaresiz kalan kadın yine benzer bir günde eline geçirdiği bıçağı kocasına doğru sallıyor ve kocasını yaralıyor. Bu olayın neticesinde adam hastaneye, kadın ise karakol ve oradan savcılığa gönderiliyor. Buraya kadar her şey size sıradan gelebilir. Çok da yabancı olduğumuz bir olay değil bu çünkü. Aile içi şiddet, taraflardan birinin hapse, diğerinin hastaneye-mezara girmesiyle sonlanan bir durum. Burada yalnız genelde gördüğümüzden biraz farklı olarak hapse giden kadın hastaneye giden erkek. Benim bu haberde asıl dikkatimi çeken, şaşırtan ise kadının söyledikleri. Kadın “Beni ne olur hapse atın, orada rahat ederim!” diyor. Bu cümleyi okumak bile bana çok ağır gelmişken söyleyenin ne tür duygu ve hal içinde olduğunu ben tasavvur edemiyorum. Ne acıdır ki bu

Sosyal Medya Fenomeni Olmak ya da Olmamak

Image
Sosyal medya, çok hızlı bir gelişim içinde… Sayıları her geçen gün daha da artan internet kullanıcıları, yeniçağın gerekliliğine ayak uydurma çabasında… Pek çoğumuz Facebook ilk ortaya çıktığında bunun içinde yer almamak için direnç gösterdik. En azından benim için öyleydi. Facebook yıllar önce irtibatı kestiğimiz arkadaşlarımıza yeniden ulaşmamız için önemli bir noktaya ulaşınca bu direncim kırılıverdi. Ancak Facebook zamanla sadece arkadaşlarımıza yeniden kavuşma işlevinin çok daha ötesinde bir mecra olduğunu gösterdi. Biz artık bu yolla kendi PR çalışmamızı yapmaktaydık. Farkındaydık ya da değildik. Bu önemli değil. Asıl önemli olan gelinen noktada Facebook’un profesyonel iş dünyası için, önemli bir tanıtım mecrasına dönüşmüş olması… Biz sıradan insanlar da işte böyle bir mecra içinde kendi tanıtım faaliyetimizi yürütüyoruz. Bugüne gelene kadar, insanlar yeteneklerini sergilemek için çok sayıda yollar denedi. Ve hala geleneksel yöntemlerden olan yetenek yarışmalarıyla b