75‘lik Ford Ustası
Toplu taşıma araçları içerisinde her zaman duyulan halk arasında ifade edilen bir tabirdir ‘‘fordçu’’.
Kelimenin kökekine inersek görünen, -çu eki ile birlikte Ford seven kişi anlamına gelip çok da bir şey ifade etmemesi gerekir. Ben bugün çok farklı bir olaya şahit oldum ve bugün normalde yazmayı düşündüğüm yazımın bütün seyrini değiştirdi.
Kelimenin kökekine inersek görünen, -çu eki ile birlikte Ford seven kişi anlamına gelip çok da bir şey ifade etmemesi gerekir. Ben bugün çok farklı bir olaya şahit oldum ve bugün normalde yazmayı düşündüğüm yazımın bütün seyrini değiştirdi.
Bir araba markasıdır Ford. Bir arabanın en büyük fanatikleri, toplum içerisinde azımsanamayacak kadar sayıca fazla olan erkeklerin ilgilerini çektikleri, bu araba manyakları; baba ve dedelerinden duydukları ‘’at, avrat, silah, bıyık, rakı’’ mottosundan süre gelen bir ilgilenme biçiminin devamı niteliğindedir. Haliyle avlanmak için en hızlı ve dengeli biçimde koşuşturup, kadınların ilgilerini üzerine çekebilmek nedeniyle beyaz ata binen ve dolayısıyla beyaz atlı prens olmak zorunda kalan erkekler gelişen teknoloji ile ulaşım aracını bu dönemlerde beyaz Mercedes yada orta kesme hitap edebilecek olan Ford markası arabaların müptelasıdırlar. Asla sahip olamayacakları arabaları fuarlarda görmek için gitselerde, hepimizin bildiği gibi trilyonlarca lira tutabilecek araba fuarlarında bir o kadar da ‘‘avrat’’ kısmı nedeniyle hosteslerde arabalara eşlik ederler. At ve avrat ilkesi 2013 yılında kemikleşmiş beyinlerde devamını sürdürmektedir.
Fordçu olarak adlendirilen toplum içerisinde birileri belli ki araba sevdaları nedeniyle bu isim ile anılmıyorlar, bir araba şekli nedeniyle şekil bazlı bir durumu refere eden kendi kendimize icat ettiğimiz bir kavramsal küfür ile karşı karşıya kalmış ve ne olduğunu asla bilemediğimiz bir durumdayız. Genel kabul gören fordçu anlamı, toplu taşıma araçlarında her zaman bir kadına olabildiğince yakın durmak, fordu (bir kadın nasıl forda benziyorsa artık) asla kaybetmemek gibi anlamlar ile açıklanıyor insanlar tarafından. Yanii bir toplu taşıma aracı içerisinde 600 küsur insanın bindiği bir metrobüsün içerisinde ki her erkek potansiyel olarak sapıktır ile büyütülen zihinleri, anlamakta güçlük çekiyorum. Çocukluğumda Ümraniye sapığı olmasına rağmen, insanların ümraniyeden ev almalarına ve yerleşmelerine engel olmamış olması bir yana. Fiziksel tacizleri erkekler kesinlikle yaparlar, bu nedenle zırhınızı kuşanın mantığı ile gerçek sapıklığın ortaya çıkıp, problemi nasıl çözeceğimize dair konuşmak yerine, herkesi suçlamak en kolayı elbette.
Herkesi suçlayıp işimize gelince nasıl herkesten faydalanabileceğimizin en güzel örneği ise bugün başımdan geçti diyebilirim,
Metrobüs denen dünyanın en harika fikri, (trafik varsa helikoptere binsinler) içerisinde okuluma ulaşmaya çalışırken, değmediğim bacak kol yada hissetmediğim nefes kalmamışken (kadın-erkek) tarafından herkes hayatından çok memnun görünüyordu. Android işletim sistemli telefonlardan (akıllı yada değil) çıkan ıslık sesleri ile aritmik kompozisyonlar ile dolu bir yolculuk geçiriyorken aktarma yapmam gerekti ve otobüsü değiştirdim.
Daha sakin daha az kişi ile birlikte, kasapta asılmış ölü hayvan bedenleri gibi tutamaçlara tutunmuş ilerlerken, yanımda 75 yaşında olan (sonradan öğreneceğim yaşını) bir erkek (bey) ile bir diğer benzer yaşlarda kötü niyetli bir bey (erkek) kavgasına şahit oldum.
Yanımda ayakta duran amca diyebileceğim samimiyette belli ki emekli ve yorgun bir adamın, duran ve kalkan bir momentum içerisinde hafifçe bir ileri bir geri geldiğini hissetti birileri. Kendisi koltuklara paralel bir şekilde otobüsün en ön camına bakacak şekilde duruyordu, ben ise yan camlardan Istanbulun gelişmişliğine bakacak şekilde yanında duruyordum. Yaşlı beyin, bir ileri bir geri acıyan bacakları ile ayakta durma çabasına bir diğer yaşlı adam bağırarak cevap verdi
‘‘sen bu oturan bayanın üzerine üzerine duramazsın, ve nefesini onun suratına üflemezsin’’
Adamcağızın geçirdiği şok ile verdiği cevap
‘‘kardeşim burası toplu-taşıma, herkes bir yere tutunmak zorunda ne diyorsun sen’’
konuşmalar hatırladığım kadarıyla şöyle devam etti,
Artist ! fırlama ne yapıyorsun sen?!
Arkadaşım benim hanımım da önde oturuyor, ben hiç öyle bir şey düşünüyor muyum? 75 yaşındayım ben senin için çürümüş!
O kadar asabı bozuldu ki yerini değiştirmek istemese de ben biraz sağa geçip yanıma gelmesi için yer açtım, o an birlikte düşünmüşüz gibi bu fikri yanıma geldi. Omzuna dokundum yavaşça,
Amca gerçekten çok haklısın, ne olur bozma sinirlerini.
Hayatımda hiç bir film senaryosunda görmediğim iki buğulu nemli göz bana döndü ve çatlak bir ses ile
‘’ evladım ben 75 yaşındayım hayatımda böyle birşey duymadım’’ diyerek cümlesini bitirirken ben terbiyesizliğimden hemen cümlesini kestim ve
istersen 13 yaşında ol amca, sen ayakta dikiliyorsun kötü bir şey yapmıyordun ki! diyerek ekledim.
Saygısından ne kavga etti ne de küfür etti bu adamcağız tek suçu metrobüste ayakta durarak bir yere varmaya çalışması neticesinde 4 ayak mesafesi olan oturan bir kadın yolcuyu taciz etiyor adı altında kalmasıydı. Insanın ne denli gururuna dokunur bilebilir misiniz? Ben hayal etmeye çalışınca çok duygulandım ve 75 yaşında türlü türlü hakaretler duymuş birinden, belki de en ağrına gidenlerinden bir tanesine bizzat şahit oldum.
İçi çürümüş düşünceler ile kavga etmekten ziyade, iftira atan eşini susturmayan ya da bu durumdan ne rahatsız olmuş ne de bir fikrini dile getirmiş olan kadın eşin bulunduğu duyarsızlık ve yaşanmış olan ezberci tutum ile hiçbir şey yapmaması, toplumda çok fazla takınmış olan durumdur. Saçlarını bir bez ile kapatıp, erkeklerin hepsini potansiyel sapık olarak gördükten sonar, ondan bir şey yapmasını bekleyemeyiz.
İşte bu insanlık suçudur! Tanımadığınız bir kişiyi sadece erkek olduğu için, sapık olarak ilan edemezsiniz. Aynı şekilde gece yarısı eve dönen bir kadın içinde seks işçisidir kesin yorumunu yapamayacağınız gibi.
Gerçek sapkınlıkları olan kişiler, bir isim, altında çok rahatlıkla kayboluyorken, herkese aynı muameleyi yaparak, birşeyin düzelmesini beklemek için g-e-r-i-z-e-k-a-l-ı olmanız gerekir. Üstelik en tescilli olanlarından…
Okan Yaşarlar
www.hayatadokun.net ' ten alınmıştır.
Comments