ERKEN TEŞHİSLE HAYATA DOKUN


Adını duymamızın bile korkuya kapılmamız için yeterli olduğu, çağımızın hastalığı kanser. Duyup da tüyleri diken diken olmayan birisi var mı aranızda? Hele bir de “Kansersiniz.” denilse ne hissederdiniz? İşte bu satırları ele almamın sebeplerinden biriside bu. Kanserde erken teşhisin kurtardığı insanlardan birisiyim, tabi ki şimdilik ne de olsa yarının ne getireceğini kimse bilemez.


Kanser, fiziksel ve psikolojik olarak savaşmanın gerekli olduğu bir hastalık… İnsan korktuğu bir şeyle nasıl savaşa girebilir? Bu yüzden önce korkuyu atmalıyız içimden. Bu sözleri söylediğime bakmayın; cumalardan bir gündü, saat 17:00’da göğsümdeki bir kitlenin iyi olmadığını öğrendiğimde yaşadığım ölüm korkusunu, ne ben anlatabilirim ne de yaşamayan anlayabilir. Araya giren çaresiz hafta sonu tatili boyunca hıçkıra hıçkıra ağladım. Ben ki bir de güçlü olduğumu sanırdım. Ve sonra kanseri araştırırken okuduğum bir yazı fikrimin değişmesine neden oldu. Ülkemizde kanserden ölüm sayısı kalp damar hastalıklarından sonra geliyormuş. Benim annem de babam da kalp hastası… Onlar benden daha fazla risk altında ve yıllardır mücadele ederek sağlıklı bir şekilde yaşayabiliyorlar. İşte bu sözlerle bu hastalıktan korkmamam gerektiğini anlamış oldum.

Her insanın kanser olma riski vardır ama risk grubunda olanların kanserle tanışma oranı diğerlerine oranla daha yüksek. Risk gruplarını biraz açalım isterseniz:

Daha önce bir memede kanser gelişmiş olması,
Daha önce memede kansere öncü sayılabilecek bir lezyonun bulunmuş olması,
Genetik olarak meme kanseri gelişimine yatkın genleri taşımak,
Ailesinde veya akrabalarında meme kanseri gelişmiş olması,
Uzun süreli doğum kontrol haplarının kullanılması,
Menopoz sonrası dönemde uzun süreli ve yüksek dozlarda östrojen replasman tedavisi yapılması,
Çocukluk veya gençlik çağında başka bir nedenle göğüs bölgesinin ışınlanmış olması,
Adet başlama yaşının erken, adetten kesilme yaşının geç olması,
Hiç doğum yapılmaması veya ilk doğumun 30 yaşından sonra yapılması,
Yaşın ilerlemiş olması, (Meme kanseri en sık 50- 65 yaşlar arasında görülmektedir.)
Aşırı yağlı gıdalarla beslenme alışkanlığı,
Mamografi taramalarında yoğun meme saptanması,
Yumurtalık ya da rahim kanseri hikayesi olması,
Elektromanyetik alanlara ve radyasyona sürekli maruz kalma.

İşte bu sebeplerden en az birine sahipseniz, sabah ilk işiniz bir doktora başvurmak olmalıdır. Normalde her kadın standart meme muayenesi yaptırmalıdır. Risk grubundakiler ise doktorlarının gerekli göreceği sıklıklarda muayene olmalıdırlar. Her kadının ayda bir kendi kendine elle muayene yapması gerekir. Eline kitle geliyorsa, ya da zaman içerisinde göğsünde farklılıklar gözlemliyorsa hemen bir doktora başvurmalıdır. Yaş ilerledikçe düzenli şekilde utrasonografik inceleme yapılmalıdır. Risk faktörlerine göre ne sıklıkla ultrason ve mamografi çektirilmesi gerektiğini kontrolü altında olduğunuz hekiminiz düzenleyecektir. Günümüzde erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu ve birçok insanın erken teşhis sayesinde kanseri atlatıp yaşamına devam ettiğini çoğunuz duymuşsunuzdur.

Bu kadar önemli olan bir konuda boş vermek olmaz. Çoğu kadınlarımız muayeneden utandıkları için doktora gitmemekte ısrar etmektedir. Artık iş içinden çıkılmaz hale geldiğinde soluğu doktorda almaktadır. Ben bir sağlıkçıyım nerden duyduğumu sorarsanız bilmiyorum ama bu söz hep kulaklarımdadır: ''Sağlıkta utanma olmaz.'' Hayatını kaybetmek istemiyorsan eğer, gerekeni yapacaksın. Bu konuda bilgi almanız için KETEM (Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim) merkezleri çoğu yerde ücretsiz hizmet vermektedir. Bildiğim kadarıyla KETEM sorumlu olduğu bölge içerisinde otuz yaş üstü bayanları arayarak bilgi verip muayeneye davet etmektedir. Ama çağrılmadım diye beklemenize gerek yok tabi ki. İstediğiniz zaman KETEM' e başvurabilirsiniz. Emin olun, oradaki arkadaşlarla tanıştığınız zaman bu hastalığa bakış açınız değişecek.

İnternette rastladığım mini bir testi uygulamıştım. Meme kanserinde risk grubunda mıyım diye. Ve sonuç risk grubunda değilim çıkmıştı. Ama bu demek değildi, ben asla kanser olmam. Daha birçok etken vardı hayatımda sigara kullanımı, stres mesela… Elle muayene sırasında elime bir kitle gelmesiyle başladım bu maceraya… Hemen doktora gittim yapılan tetkiklerden sonra fibrokist teşhisi konuldu. Zararsızdı ama kontrol altında kalmam gerekiyordu.

Bu yüzden her sene ultrasona girmeye başladım. Yıllarca bir problem olmadı bir değişiklik gözlenmedi ta ki o cuma akşamına kadar. Radyoloğumun farklı bir kitle görmesi ve “Acilen biyopsi alınması gerekli.” dediği anı hiç unutmam. Bana güven veren bir doktor buldum ve yolculuk başladı, kendimi onun ellerine teslim ettim. Bu hastalıkta doktorunuza güvenmek çok önemli…  Muayene kapısında beklerken benim gibi başka bir yerden gelen kadınla tanıştım. Onun da kitlesi vardı ama biraz büyüktü. Benimki ise daha bir cm bile olmamıştı. Muayenelerden sonra doktorumuz ameliyata karar verdi, benim kitleyi aldı ve patolojiye yolladı. Diğer bayanın ameliyat esnasında kitle patolojiye gitti ve sonuç kötü gelince göğsünün tamamını ve lenflerini almak zorunda kaldılar. İnanır mısınız, ben kendimi unuttum onunla ilgilenmeye başladım. Ağrılarımı falan hissetmiyordum. Hiçbir şey umurumda değildi. Çünkü ben erken hatta çok erken teşhisle ucuz atlatmıştım. Ama o benim kadar şanslı değildi. Ameliyatın ardından gelen uzun bir tedavi süreci başladı onun için. Şimdi hâlâ dostuz. Yapabildiğim tek şey yanında olduğumu ona hissettirebilmek, elimden başka bir şey gelmiyor. Ama mutluyuz, her ne kadar kaybı çok da olsa hayatı kurtulmuştu. Erken teşhisle kurtulanlar arasına biri daha katılmıştı. Ben de hâlâ rutin kontrollerime devam ediyorum ve artık kanserden korkmuyorum.

Size söyleyebileceğim tek şey: Bir başkası sizin yerinize hayatınızı koruyamaz. Bu hayat size emanet… Kaliteli yaşamak istiyorsanız ona gerektiği gibi bakın ve kontrollerinizi ihmal etmeyin. Doktorum sonunda bana demişti ki “Bir sene sonra gelseydin sonuç bu kadar basit olmazdı.” Beni kurtaran rutin kontrollerim olmuştu. Bu sözü hiç unutmadım, unutmayacağım da. Sizler de düşünün, iyi düşünün kimin yerinde olmak isterdiniz?

Yapacağınız tek şey bir uzmandan destek almak ve bunun yanı sıra çevrenizdeki kadınlara da yol gösterip kontrollerini yaptırmaları için destek olmak. Hadi biz kadınlar el ele verelim ve bu göğüs kanserini yenelim. Yolumuz açık ve aydınlık olsun...

Songül Rumelili

www.hayatadokun.net 'ten alınmıştır.

Comments

Popular posts from this blog

Kadınların İş Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar – III: İstihdam Edilmiş Kadın İşgücünde Cam Tavan : (Glass Ceiling) Sendromu

Kadınların Çalışma Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar - I: Cinsiyete Dayalı Sorunlar

Tarihsel Süreçte Kadın İstihdamı