KARKİNOS – YENGEÇ KISKACI

Kanserin en eski tanımı, Mısır papirüslerine yazılmıştır. Milattan önce 3000- 1500 yılları arasındadır.

İlk yazılan bilgiler göğüs kanseri üzerinedir, 2400 yıl önceki Peru İnkaları’ndan kalan bir mumyada Malgin (melonoma)ya rastlanmıştır.

Hipokrat ilk olarak “iyi huylu” - “kötü huylu” tanımlamasını yapmış ve yazıtlarında yengeç kıskacı ve  Yunanca yengeç anlamına gelen “Karkinos” adını vermiştir. Kelime İngilizceye çevrilirken de “cancer” veya “carsinoma” olarak geçmiş, günümüzdeki ismini almıştır.

Günümüzde kanserin %80- 90 çevresel ve davranış faktörleri tarafından meydana geldiği ve önlenebilme potansiyeli olduğu bilimsel olarak açıklanmıştır.

Kanserin kalıtım yoluyla meydana gelme olasılığı çevresel faktörlere göre çok azdır.
Son zamanlarda okuduğum bir araştırmadan bahsetmek ilginç olacaktır sanırım. Schnauzer türü köpek, derideki ben kanserlerini (melonoma) tanı yapılmadan önce koklayarak teşhis edebilmektedir. Floridalı eski polis köpeği terbiyecisi Duane Pickel, bir kanser uzmanının da yardımıyla bu köpeğin hemen hemen hiç yanılmadan tanır hale geldiğini belirtmiştir.

Kanser aslında çok özel bir hastalık. Yine okuduklarımdan yola çıkarak, New York’ta yaşayan onkolog yazar Siddhartha Mukherjee kanserin biyografisini üç bölümde anlattığını belirtmek isterim. “Mercekten gördüğü, insanlığın gizemi ya da insanlığın karşıtı bir yaşamından başka bir şey değil.” demiş, çünkü incelediği lösemi hücreleri 30 yıl önce ölmüş bir kadına aitmiş, ancak bu hücreler ev sahibi oldukları bedenin aksine hala canlıymış ve dahası ölümsüzmüş.

Kanserle mücadele bilimsel ve insani bir mücadeledir. İçimizdeki kanserden kurtulabiliriz.
Her şeyin başı SEVGİ, MORAL ve hayata daha iyi bakabilmekten geçiyor.

Şükran Güvenilir

www.hayatadokun.net 'ten alınmıştır.