Karektersiz Krakerler

‘‘Eğer insanın karakterinden önce, ideoloji girerse sonu çok büyük bir faşizimdir’’

Ben bu duruma fanatizm demeyi tercih ediyorum. Tutkulu bir şekilde, kendisini tanımayan ne istediğini bilmeyen hatta vücudundan bile bir haber olan bir kişinin, toplumda yer edinmek adına, arkadaşları arasında ki sosyal ortamlarda bulunabilme şansının artması için ‘’öyleymiş gibi, onlardanmış gibi’’ davranarak bir çok örgütte (bunlar politik- apolitik olabilir) bulunarak birer personal yaratma hali, çok tehlikeli sonuçlar yaratmaktadır.Bu nedenle Türkiye’de işler her zaman kulaktan kulağa oynamaktan daha fazla ileri gidemiyor.

Doğdumuz ev veya büyüdüğünüz yerleşke ilk modelleri mutlaka barındırıyor olabilir. Genelde aile bireyleriyle sık sık münakaşa eden insanların, gerçek bir karakter inşaa ettiğini ve bu kavga süreçlerinin çok verimli olduğu su götürmez bir gerçektir. Eğer aile bireyleri veya yakın çevresine ‘‘hayır’’ diyemeyen biri varsa, büyüdüğü zaman patronuna, yakın arkadaşlarına veya aşklarına dair ‘‘hayır’’ diyemeyen her daim suistimal edilecek bir ezik olmaktan fazla ileri gidemeyecektir.


‘‘Evvela, herkesi eşit zeka seviyesinde olduğunu kabul etmememiz lazım’’ Karln Heinz Stockhausen


Hayatta herkesin her şeyi yapabilme potansiyeli mutlaka eşittir. Fakat büyüdüğünüz yerleşke ve çevreniz sizin bazı yapmak istediklerinizi ulaşılmaz veya başarılamaz kılabilir. Hiç-bir çocuğun hayali büyüdüğü zaman çok zengin olmak ve insanlara işkence etmek veya erkek çocuklarının çocukluk hayalleri ise büyüdüklerinde kızlara tecavüz etmek gibi direkt ve kesin olarak hayaller içermez. Çok ciddi araştırmalar ve doktora tezleri internette mevcut. Bir adet İngilizce-Türkçe sözlük ile okuduğunuz zaman anlaşılmaz değiller. Lütfen inceleyin.

Herkes eşit potansiyel ile doğup, bu potansiyellerini yakın çevresine göre değerlendirebiliyor veya değerlendiremiyor. Fakat isteklerinizi çocuk yaşlardan beri takip edip, var olmayan potansiyel durumlarınızda hayallerinizi takip edebilmenin bedeli çok ağır bir çalışma gerektirir. Sevgi burada devreye giriyor. Hayallerinizi seviyor ve tutkulu bir şekilde gerçekleştirmek istiyorsanız eğer, ne kadar çalıştığınız ve hangi koşullarda neleri başardığınızı da bir siz bilirsiniz. Ve inanın, sadece sizin bilmeniz bile her şeye kafi gelen harika bir durumdur. Her şeye rağmen gerçekten istediklerinizi başarabilmek, yakın çevreniz desteklese de/desteklemese de, sizin azminiz ile gerçekleşme olasılığını yükseltmek sizin ne kadar azimli olmanızla doğru orantılı.

İnsanların kendine dair öz-verili olmaktan kaçındığı bu tembel toplumlarda ise, gerçek anlamda kendinizi iyi hissetmenin bir diğer kamuflaj durumu mümkün. Hali hazırda size yakın hissettiğiniz fikirleri savunan insanların bulunduğu örgütlerde var olabilir ve başka insanların kavgalarına ortak olarak emeller edinebilirsiniz. Genelde kronolojik tarih siz doğduğunuz günden beri şöyle ilerlemektedir.

Önceleri anne-baba ve onların fikirleri varsa kardeşlerin fikirleri yakın arkadaşlarınızın fikirleri sizinkilerden önce gelecek, çoğu insanı kırıp yalnız kalmaktan korktuğunuz için hep birilerinin yanında var olmak isteyeceksiniz. İnsanların sosyal birer memeli türü olması da cabası. Sohbet edip insanlar içerisinde var olmanın nesi kötü ki? Kötü olan  körü körüne bir yerlere tutunup kendinizi kaçırmaktır sadece.

Neye inanırsanız inanın, ne ile kavga ediyorsanız edin, mutlaka karakterinizden benliğinizden, egonuzdan önce başka bir ideoloji, başka fikirlerin bedavadan kölesi olduğunuz anlamına gelir. Örselenmiş bir çocukluk sonrasını bir hayat hikayesine dönüşür ve sadece ‘‘can’’ yakarsınız.


İstediğini elde edememiş, edemeyen ve bunu sadece bireylerin bildiği ve herkesten saklayan bir avuç şımarık bebek olursunuz.

Okan Yaşarlar

www.hayatadokun.net ' ten alınmıştır.