Kadını Alıyoruz, Hafifçe Dövüp Terbiye Ediyoruz!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, her katıldığı toplantıda, her mikrofon bulduğunda, bangır bangır kadına yönelik şiddeti lanetliyor. Kadına şiddeti, insanlık, vicdan dışı vahşet, (vahşetin insancılı var mı ki?) korkaklık olarak niteliyor başbakan. Katılmamak mümkün değil.
Öte yandan kadına karşı bir ayrımcılık söz konusu hala. Ve de sırtından sopayı eksik etmeye karar verseler de karnından sıpayı eksik etmemeye hala kararlı gibiler. Bunu da anneliğin kutsallığıyla savunuyorlar tabii. Bu noktada işkillendim yine. Acaba kadına karşı şiddete gerçekten insani sebeplerle mi tepki gösterip bununla ilgili politikalar geliştiriyorlar; yoksa üreme politikalarının teminatıyla iyi geçinmek için mi? Buradan bir komplo teorisi çıkar ya, neyse…
Söylenene göre kadını dövmekte haklı olacağımız haller var. Söyleyense AKP Kırıkkale İl Başkanı Mehmet Demir… Demir, kadınların hafifçe dövülüp korkutulabileceğini savundu Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlarken.
Demir, kadınlar günüyle ilgili yayınladığı Facebook mesajında, Hürriyet’in haberine göre şu ifadelere yer verdi. “Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, aile namusu ve şerefinizi kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer onlar sizden izinsiz razı olmadığınız kimseleri aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise örfe göre hür türlü (meşru ihtiyaçlarını), yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir... Analarımız, bacılarımız, eşlerimiz, arkadaşlarımız olan kadınlar, hayatımızın her anında, her alanında erkeklerle yan yana yer almaktadır. 1857 yılında New York’taki bir grevde çıkan yangın sonucu ölen çoğu kadın 129 kişi anısına her yıl kutlanan dünya kadınlar gününü kutluyor, daha güzel yarınlar diliyorum.”
Bu mesajda kimi ifadelere katılmakta bir sorun yok. Ancak kadının dövülebileceği haller ve şiddetin haklı olabileceği durumlar hakkındaki görüşlerine katılmak sorun… Bu ifadelerdeki referansı Kuran-ı Kerim’se durum daha da vahim… Çünkü bu ülkede Kuran diyince akan sular duruyor. Bu şiddet eğilimi asla bitmeyecektir böyle olduğu müddetçe. Muhakeme yapamayan erkek için, şiddetini haklı çıkartma sebepleri…
Öte yandan, erkeği kadınların sahibi olarak gören bir zihniyet söz konusu… Kadını almak, ihtiyaçlarını karşılamak… Çağdaş toplumsal yapıya ne kadar uygun? Kadının ‘acizliği’, bakıma muhtaçlığı ve erkeğin namusu oluşu gibi algılar şelale olmuş bu zihniyette. Kadına karşı işlenen tüm suçların kaynağıdır işte bunlar…
Kadın ve erkek arasındaki ilişkiye böylesi bir bakışın sonucunda, erkeğin kadını dövmesi mümkün olabiliyor. Burada hafifçe döverek korkutmak demek, erkeğin otoritesini savunmak demektir. O otoriteyi daima ayakta tutmaya çalışmak demektir. Bu sistemin de emridir. Çelişkiden geçilmez olan yurdum gündeminde, bu kafayla bu kafaya karşı direnenlerin gününü kutlamak çok şaşırtıcı gelmiyor tabii. Her şeye alışıyor insan. Ne yazık ki…
Kadına yönelik sosyal politikalar geliştiriliyor da kadın cinayetleri 7 yılda %1400 oranda artıyor. E kafa aynı… Mutlak eşitliği ve gerçekten kadın haklarını sağlıyor olsalardı, mevcut kadın algısı da zaten bu olmazdı.
Tecavüzü ‘tahrik’ gerekçesiyle yok saymakla, kadını ‘hafifçe’ dövebilmenin yollarını aramak aynı zekânın ürünüdür. Sayın Demir her ne kadar sözlerinin cımbızlandığını söyleyerek kendini savunsa da. (Bitmedi şu montaj, cımbızlama iddiaları) Öyle kurduğu bir cümlede nasıl bir cımbız kullanılmış olabilir ki? Demezler mi adama “kadınlar günü için bir mesajda böyle bir konudan bahsedersen, fikrini açık edersin” diye?
Ben aslında bugün 8 Mart sonrasına bir umut yazısı yazmayı planlamıştım. Ama gündem kaşındı bugün. Umut yazısı bir sonraki yıla artık…
Doğan Özcan
Editör
Comments