Felis


"Felis, benim kedim." denmeli normalde, toplumsal olarak öyle anlaşıyoruz ya!
"Erkek gibi kadın" deyince ya da "Feminen bir oğlan" deyince gözümüzde bir şey canlanıyor ya!
Aa, sizin canlanmıyor mu, benim canlanıyor, ortak dil sonuçta! Mesela "A..na korum!" deyince ben anlıyorum sinirlenildiğini, büyütülecek ne var? Ne!?  "Si...ne korum" mu?! Ne gereksiz? Konu bu mu!?


Felis, benim kedim falan değil. Nasıl anlaşılsa anlaşılsın bazen idealist mantıkla konuşmak gerekiyor. "Anlamazsan anlama!" diyeceksin. Felis bizim evde yaşıyor -bak yine sahiplik eki kullandım- Felis, benim de içinde yaşadığım evde yaşıyor -ben?- Neyse, anladınız. Anlaştık. Anlaşmak çok önemli. Ortak dili tutturacaksın. Jinekolog "Kızlık zarın duruyor mu?" dediğinde "Yuh sen doktorsun kardeşim, nasıl bir dil bu!" demeyeceksin, anlayışla karşılayacaksın, anlayış. Adı üstünde. Anlayacaksın! "Yaşlıca bir kadın, eski nesil, onlar öyleydi." E, ben de ne dediğini ve neden dediğini ANLADIĞIM için tepki veriyorum zaten! O "kızlık zarı" diye kıçından uydurduğun şeyin adı var adı, "hymen"! He-man değil! Bak şakalara bak şakalara, ortak dil, ortak bilinç, devam!

-Evin kuralları var Felis, dışarıyı istiyorsun biliyoruz, aşılar tamamlansın, insan sağlığına bir zararın olmadığına emin olana kadar seni bu evde tutmak zorundayız, belediye emri. Ya ölürse insanlar senin yüzünden! Bekle azıcık daha, ne var, oradan oraya atlıyorsun, neyine yetmiyor ev?!

Felis, ebeveynlerinin(!) nerede olduğu bilinmeyen bir yavruydu, kardeşleriyle birlikte. Tüm kardeşler dağıldı diğer evlere, biz de Felis'e düştük. Ona isim koyduk. O bize isim koymadı, farklı bir şekilde koymuştur belki. "Felis" Latince'de "kedi" demek, o da bize "sapiens" diyecek, öyle anlaştık. Yoo, öyle falan anlaşmadık! Onunla konuşarak anlaşmıyoruz tam olarak. Biz ona isim koyduk, ona da sormadık. Anlaşma falan yok ortada, karşılıklı değil bu. Biz bir gerçeklik yarattık oradan bakıyoruz ona işte. "Öf, kokmuş burası!" dedik kaka yaptığında, "İn aşağı!" dedik masaya çıktığında. O, bize öyle demedi.  "Kokuyorsunuz." demedi, vurmadı, itmedi, tekmelemedi, ayağımıza basmadı, bıyıklarımızı yakmadı, tecavüz etmedi, sokağa atmadı, kovalamadı, zehirlemedi, güzellik yarışmasına bile sokmadı hatta.

Üzüldüm oysa. İsterim ben de rengime, kuyruk uzunluğuma, gözlerime göre sınıflanıp puanlanayım. Ne gariplik var bunda! Güzelliğim ortada olur, beni yüceltirler, sevilirim. İnsanların sınıflandırmaları da beni anlamak için, yanlış anlamayın sonra! Biz "sapiens" ordusu "felis" leri ve "felis" gibileri(!) anlamak için bazı kategoriler çıkarırız, fiziklerine, davranışlarına göre. Kendi aramızda da yaparız bunu. Ona göre severiz, sevmeyiz. Ben erkekleri "ergenler" ve "olgunlar" olarak ikiye ayırdım mesela ve ergen oğlanları çekici buluyorum. Kötü niyet yok canım, anlamaya çalışıyorum. Çünkü ben insanları öncelikle cinsiyet olarak ikiye ayırırım, ayrılmış olan erkekleri de 5'e böler, bazılarını sevip bazılarını sevmediğime karar verdikten sonra, sevdiklerimi 3'le çarpar, en sonunda hepsini burundan çekerim. "Seçim yapıyorum ne var ya? Kişiliğim bu benim!"

Oysa ben güzellik yarışmasına girmeye daha bir çocukken anneannem tarafından layık görülmüştüm. Aaa, Felis giriyor da, Pınar neden giremesin? Yetenek kısmında Felis'i geçerim hem, amuda kalkabiliyorum çünkü. Bak anneanne...

"5 puan! 10 puan! 20! ve Pınar'ın güzelliğini kutluyoruz! Pınar'ın anneannesi ekranlarda, çişini ve gözyaşlarını tutamıyor, pek sevgili Yıldız TV izleyenleri!"

"Bu sene Dünya gezegeninden -henüz çıkartılmamış demek ki o zaman gezegenlikten- Felis adlı bir kedi Kâinat güzeli seçildi, Sayın Yıldız TV zaplayanları."

-Felis, bak bu Pınar; Pınar, bak bu Felis.


PINAR ÖZER

www.hayatadokun.net ' ten alınmıştır.

Comments

Popular posts from this blog

Kadınların İş Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar – III: İstihdam Edilmiş Kadın İşgücünde Cam Tavan : (Glass Ceiling) Sendromu

Kadınların Çalışma Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar - I: Cinsiyete Dayalı Sorunlar

Tarihsel Süreçte Kadın İstihdamı