Ne Yaptın Sen Rihanna


Bildiğiniz gibi 2009 yılında Amerikalı ünlü R&B şarkıcısı Rihanna, yine bir şarkıcı olan o zamanki sevgilisi Chris Brown tarafından feci şekilde dövülüp hastanelik olmuştu. O zamanlar Rihanna’nın yüzü yaralı ve mosmor fotoğrafları dolaştı gazete ve internet mecralarında. Başka bir ülkedeki şiddet olayına daha bir kulak kabartıp, kadına yönelik şiddetin global bir sorun olduğuna kanaat getirmiştik. Ve tabii kadının sosyal statüsünün, şiddete maruz kalmasına engel olmadığını da görmüş olduk.


Rihanna’nın sevgilisi tarafından dövülmesinden 3 yılı aşkın bir zaman geçti. Şimdi de kadına yönelik şiddete karşı duran tüm insanlar, bizzat Rihanna tarafından bir tokat yiyor.

Şarkıcı, “Unapologetic” isimli yeni albümünde yer alan, “Nobody’s Business” isimli şarkısında Chris Brown ile bir düet yapıverdi. Şarkı, oluşabilecek reaksiyonlara karşı önceden verilmiş bir cevap gibi… Nobody’s Business! Tamam, bizi ilgilendirmese de ben yine soracağım. “Ne yaptın sen Rihanna?”

Müzik dünyasının en popüler isimlerinden olan Chris Brown, bu şöhretini Rihanna’yı döverek daha da perçinlemişti. Entelektüel sanat camiasının pek sevmediği isim, böylelikle yine onların gözünde, nefret edilen isim mertebesine yükseldi. ABD’nin bildiğimiz anlamdaki magandası sayılır kendisi, eğer tabiri caizse. Rihanna ise nedendir bilinmez, geçtiğimiz günlerde reklam kokan bir albüm çalışması yaptı. Onun kadar güzel sesli ve popülerliği zirvede bir isim neden böyle bir şeye ihtiyaç duyabilirdi ki? Bir Ajdar şarkısını bile hit yapardı zaten o ses ve popülerlikle.

Buna niye ihtiyaç duyduğunu bir kenara bırakalım. Rihanna ekseninde, kadına şiddeti masaya yatıralım. Türkiye’de kadına şiddet 7 yıl gibi bir sürede %400 artarken, Rihanna’nın “Nobody’s Business” şarkısı suratımıza tokat gibi çarpıyor. Çünkü bize bir gerçeği hatırlatıyor. “Evimin erkeğidir, döver de sever de…” cümlesinin genlere kodlanmış olduğu bir toplumda, kadına yönelik şiddeti engelleyecek ve ortadan kaldıracak en önemli reaksiyon olan kadının bilinçlenmesi ve örgütlenmesi önünde, çok zorlu engellerden biridir bu genetik kodlama. "Rihanna bile, eski erkeğine nasıl sahip çıktı, bak!" Bu söylenecektir işte.

Oysa Rihanna gibi birinden, hele ki erkek şiddetini yaşamış bir kadından, daha duyarlı olmasını beklerdik. İşte öyle bir star, kadına yönelik şiddete karşı konserler düzenleyebilirdi. Bu konuda bir kamuoyu oluşturmaya çalışabilirdi. Kadın kuruluşlarına destek vererek bir duruş sergileyebilirdi. 

Şİddet gibi toplumsal bir yaranın kabuk bağlamasına bile izin vermeyen bir hareket değil midir bu? Şiddeti evrensel boyutta ele aldığımızda da insanlık onurunu zedeleyen bir çıkış değil midir? Şiddetin içselleştirilmesinden, kadınlarca kanıksanmasından başka bir sonucu olabilecek mi?

Türkiye’de kadına karşı şiddetin durdurulması için ciddi adımlar atılıyor. En azından aile içi şiddeti durdurmak için başarılı politikalar üretiliyor. Tamam… Ama şiddetin sadece aile içinde gerçekleştiğini varsayarsak başarılı… Şiddet, yaşamın her alanında kadının başına bela… Sevgilisinden, arkadaşından da şiddet görüyor kadın. Seks işçisi kadın da şiddet görüyor. Kadını ‘yasal birliktelik’ içindeyken şiddetten korumak demek, geri kalanın şiddete maruz kalışını yok saymak, demek.  O şiddeti, normalleştirmek demek... “Evlensinler, o zaman koruruz” demek... Demek ki o yüzden kadın bakanlığını kaldırdılar, diye düşünmemek işten değil. Kadını şiddetten koruyacak politikalar üretecek bakanlıkta kadının ismi yok.

Ama yine de enseyi karartmayalım. Bir yerden başlamak adına iyi şeyler yapılıyor, diyerek yapılacakları izlemeye koyulalım.

Şimdi gelelim, yurtdışında yapılan her şeyin tekrar edildiği, yurtdışı idollerine benzemeye çalışanların kol gezdiği Türkiye magazin âlemine. Rihanna’nın taklitleri, (müzikal olarak tutmasa da görüntüyü tutturmak için yoğun çaba sarf edenler) buna benzer olaylarla gündeme gelip, bir de yine bunun gibi albümler patlatabilirler. Hoş, Rihanna’nın hiç ihtiyacı yoktu, ama insan, galiba arada böyle atraksiyonlar istiyor ünlü olunca. Bizimkilere de atraksiyon olsun. Gündeme böyle bir olay düşerse, o zaman izleriz tantanayı. Bir de tabii, Rihanna’ya benzeyen bulamayız belki, ama Chris Brown benzerleri her an çıkabilir.

Dün öğle saatlerinde, minibüste sohbet eden üç kadından biri, bir arkadaşından bahsediyordu. “Nurten’i kocası dövmüş, bize geldi; bir görsen, nasıl şaşkın…” diye başlattığı sohbete, algıda seçicilik illeti gereği kulak kabarttım. Dayak yiyen kadının durumundan bahsedilirken, dayak çok küçük bir ayrıntı gibi tınlatıldı. “Üzerinde kırmızı bir elbise vardı.” detayıymış gibi geçiştirildi. Sohbet kadınla ilgili komik bir anıya dönüştü. İşte Rihanna'nın haberinin üzerine, bu kulak misafirliğim bardağı taşıran son damla oldu.

Bu denli kanıksanmış şiddetin üstesinden gelmek, hem toplumun algısı, hem de güzel sesli, Rihanna’nın “Nobody’s Business!” diye kulağımıza fısıldaması beni derin bir karamsarlığa yöneltti, ne yalan söyleyeyim? Ne diyeyim ki sana Rihanna? Alacağın olsun!

Doğan Özcan

Editör
www.hayatadokun.net ' ten alınmıştır.

Comments

Popular posts from this blog

Kadınların İş Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar – III: İstihdam Edilmiş Kadın İşgücünde Cam Tavan : (Glass Ceiling) Sendromu

Kadınların Çalışma Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar - I: Cinsiyete Dayalı Sorunlar

Tarihsel Süreçte Kadın İstihdamı