HAYATIMIZA DOKUNAN SON KARAGÖZ USTASI: ORHAN KURT


Bilen bilir antropolog olmanın dışında piyano öğretmenliği de yaptığımı.
Karagöz’le gerçek tanışmam öğretmenliğim sayesinde oldu. Bir gün ders sırasında benim delikanlılardan biri:
“Öğretmenim benim dedem Karagöz yapıyor” dedi.

“Nasıl yapıyor?” dedim.
“Hem yapıyor, hem oynatıyor öğretmenim.”
cevabını alınca her zamanki gibi “Orhan Bey’le mutlaka bir ropörtaj yapmalıyım” düşüncesi belirdi üzerinize afiyet.


Orhan Bey, ülkemizdeki her çocuğun tanıması gereken dünya şekeri bir dede. Akademik eğitimi İnşaat Mühendisliği üzerine. Mühendis olarak, sanatçı ruhuyla eski eser tamirciğine soyunmuş; Topkapı Sarayı, Galata Kulesi, Rumeli Hisarı, Edirnekapı Surları gibi İstanbul’daki birçok tarihi yapıyı restore etmiş, ayrıca; müzikle, sporla ilgilenmiş, Milli Güreş Hakemliği ve Güreş Antreörlüğü yapmış ve özel ilgi alanı olarak da Karagöz yapmayı ve oynatmayı Hocası Ragıp Tuğtekin’den öğrenmiş.

Ustası Ragıp Tuğtekin’e 23 yıl çömezlik yaptığını ileten Orhan Bey, “Karagözcüler, 3 bilemedin 5 yıl eğitim aldıktan sonra Karagöz komisyonu kurulur ve Karagözcü Adayı perde arkasına geçer. Komisyonun önünde yapılan bu sınavdan geçebilen Karagözcü peştamalle kuşandırılır” seramonisini de büyük bir keyifle anlattı.

10 parmağında 20 marifet olan Orhan Bey’in uzmanlıklarını ve her uzmanlığında ayrı ayrı başarılara imza atmış olmasını dinlerken şaşırmamak ve evinde gördüğüm sayısız ödül, madalya ve plaketlerini örnek almamak pek mümkün değil. Hayatına Dokunan alanların hepsini adeta bir sanatçı özeniyle yapıyor olması ve bunları nasıl yaptığını anlatırkenki heyecanı beni son derece etkiledi.

Konumuz Karagöz olunca Orhan Bey,
“Karagöz Tiyatro Değildir, Karagöze Politika (Latince çok yüzlülük demek) yakışmaz, Karagöz karikatür değildir çünkü karikatür saldırı demektir.” ifadelerinden sonra tatlı tatlı gülümseyerek, “Karagöz’ün olmazsa olmaz 4 ayağı vardır;

Metaryel: Tasvirlerin yapımı
Drama: Karagöz oyunu hangi konularda olabilir?
Müzik: Karagözcünün müziğe hakimiyeti kadardır. Dünya üzerindeki her müzik, operadan kantoya, türküden, fado’ya… bir Karagöz oyununun içinde yer alabilir.
Artistik: Konuşmalardaki empati. Bir başka ifadeyle, seyirciyi oyunun içine alarak konuyu Karagöz edasıyla tamamlamaktır.
Karagöz, Dünya meselelerine pembe gözlüklerle bakar, senin gibi öğretmendir, güler ve güldürür. Karagöz’ün azından çıkan herşey kanundur. Karagöz oyunları İstanbul’un bir mahallesinde geçer ve Karagözcü eski İstanbul kadınlarının dilini yani, gerçek Türkçe’yi kullanır. Basit bir anlatımla konuşan Karagöz; görgüsü ve bilgisi ne olursa olsun her insana eğitim verir, Karagöz’ün etki sahası geniştir yani, Karagöz okuldur.” buyurdu.

İstanbul dışında Karagöz oynatılmıyor mu? Sorusuna ise, “Oynatılır. Anadolu’da Karagöz oynatana Hacivatçı denir”i ekledi.
Orhan Bey’le konuşurken, Karagöz’ü öğrenmek ve oynatmanın hem resim santını sindirmiş olmakla, hem de dünyaya “çocuk gibi; direk ve basit” bakmayı öğrenmekle ilişkili olduğunu gördüm. Orhan  Bey, Karagöz’ü karagöz yapan 4 önemli unsuru; tasvir, drama, müzik ve artistik, anlatırken “bu unsurlardan biri eksik olursa, Karagöz olmaz” kuralının ciddiyetle altını çizdi.

Orhan Bey’in yarattığı Karagöz arşivine baktığımda ise, Türkiye’nin kültür mozağini gördüm. Ortaoyunun olmazsa olmazı ve Orhan Bey’in Karagöz karakterleri içerisinde Karagöz perdesine kazandırdıkları arasında yer alan Pilşeker Şükrü, Kavuklu Hamdi, Kavuklu Arkası Kambur Mehmet yanında Kafkas, Halay, Kaşık Ekibi, Horon Takımı, Zeybekler, Rakkaseler ve özel kadın karakterleri adeta sanatçılığını belgeler nitelikteydi. Unutmadan, Karagöz perdesine Şahmeran figürünü kazandıran da yine Orhan Bey.

Orhan Bey, Karagöz’ü ve Karagöz karakterlerini Bursa’daki bir deri ustasından sparişle aldığı işlenmiş özel şeffaf deri bir hammaddeden yapıyor. Karagöz karakterlerinin üzerine çizilerek yapıldığı bu şeffafımsı deri hammeddeyi yaptırmak için 4 yıl uğraşmış. Bu ürün, manda derisi dışında herhangi bir deriden özel muayen tabakalaştırılarak işlenip Orhan Bey’in eline geldikten sonra, kağıtta yarattığı karakterleri deri malzeme üzerine geçirip kesiyor. Bu kesme işleminin ardından boyama ve karakterlerin giysilerine “nevreganlamak” adı verilen özel delikler açıyor. Nevreganlamanın bir ustalık işi olduğunu vurgulayan Orhan Bey,
“Her ustanın nevreganı farklıdır, benim ustamın farklıydı, benimki farklı”  diyerek eklemelerde bulunuyor. Orhan Bey’in Karagöz yapımındaki son uyarısı ise,
“Karagöz’ün oynatıldığı sopalar sadece gürgen ağacından yapılır çünkü gürgen ağacı, Karagöz karakterine açılan deliğe yerleştirildikten sonra ıslatılır ve ıslanan gürgen şişerek oynattığı karaktere sabitlenir” bilgisini ince bir detay olarak ekledi.

Orhan Bey, yıllarca gerek Türkiye’de gerekse Dünya’nın birçok ülkesinde Karagöz gösterileri yapmış. Üniversitelerde Karagöz dersi vermiş ve dünyanın hatırı sayılı sanat galerilerinde Orhan Bey’in yarattığı Karagöz karakterleri bir “Türk Sanatı” olarak sergilenmiş. Yurt içinde ve Yurt dışında birçok üniversitede Karagöz konusunda konferanslar vermiş.

Unutamadığınız bir anınızı anlarır mısınız? soruma
“Haldun Taner”  cevabını verdi.
1970’lerde Alman Kültür Merkezin’de Karagöz oynatmak üzere davet edilen Orhan Bey, oyunu öncesinde sahneye çıkan büyük usta Haldun Taner’in Karagöz’ü bir Karagöz ustası edasıyla “bilerek” anlattığını iletti. Haldun Taner’in ardından perdesini açan Orhan Bey’in oyununu sonunda, Haldun Taner’in gözleri dolarak yanına geldiğini  “Çok güzel bir oyundu, tebrik ederim.”  dediğini anlattı. Bu anıya, Zeki Alasya – Metin Akpınar’ın aslında Karagöz – Hacivat olduğu bilgisini  ekledi.

Orhan Bey’in senelerini verdiği Karagöz’ü defalarca ödüllendirilmiş. Sayısız plaket ve ödülün içerisinde beni en çok etkileyen Karagöz’ün bir Türk Sanatı olduğunu dünyaya tescil ettirdiğimiz UNESCO’nun “İnsan Hazinesi Ödülü: Son Karagöz Ustası Orhan Kurt” oldu.
Şimdi; düşünüyorum da, biz bugün çocuklarımıza ve öğrencilerimize Karagöz’ü ne kadar anlatıyoruz? Günümüzün çocukları Karagöz’ü ne kadar biliyor? Elimizdeki bu sanat değerinin ve ustalarının bu sanatı öğretmeleri ve sunmaları için ne kadar fırsat yaratılıyor?
Bu soruların hepsinin cevabı ayrı bir muamma.

Orhan Bey, bileceğiniz ve tanışabileceğiniz son Dünya Hazinelerinden. Karagöz, O’nun hayata dokunmasının bir şekli.
Peki ya bizler, Orhan Bey kadar olmasa da, kocaman şehirlerdeki koşturmacanın içinde, Hayat Dokun’manın neresindeyiz?
Karagöz’ün hangi karakteriyiz?

Farkında olmanız, takipte kalmanız dilekleri ve sevgilerimle.

Evrim Gözener

Evrim’in Notu:  Ülkemizdeki son Karagöz Ustası Orhan Kurt’a ulaşmak isteyenler egozner@gmail.com adresine yazabilir. 

www.hayatadokun.net ' ten alınmıştır.

Comments

Popular posts from this blog

Kadınların İş Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar – III: İstihdam Edilmiş Kadın İşgücünde Cam Tavan : (Glass Ceiling) Sendromu

Kadınların Çalışma Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar - I: Cinsiyete Dayalı Sorunlar

Tarihsel Süreçte Kadın İstihdamı