Utananlar İçin Tekrarlayalım Kadının Cinsel Organı Vjinadır!
Cinsellik mevzusunda öyle garip bir noktadayız ki cinsellik eğitiminin önemini vurgulamak şöyle dursun, cinsel kimliklerimizi ifade etmekten bile imtina ediyoruz. Vajina gibi literatürde yer alan bir organın ismini, biyolojik bir konu konuşurken dile getirmek utanç verici sayılıyor.
Geçtiğimiz hafta TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasında, cinsiyetçi bakış açısının çok önemli bir örneği ortaya çıktı. Bülent Arınç’ın ‘mahcupluğu ve utanma duygusu’ kabarıverdi. Keşke bu mahcubiyet bütçedeki dengesiz dağılımla ilgili olsaydı. Ama tahmin edersiniz ki değil… Mesir macununun konu olduğu görüşmeler sırasında, Kamer Genç’in aklının fikrinin uçkurunda olduğunu söylemesi ve ardından kürtaj tartışmaları sırasında da vajina kelimesini kullanan CHP’li milletvekili Aylin Nazlıkaya’nın evli ve çocuklu bir kadın olarak nasıl oluyor da kendisine özel bir organ hakkında uluorta konuştuğunu anlayamaması ve bunu ayıplaması gündeme damgasını vurdu.
Görüldüğü gibi, devlet erkânı da cinsellik tabusunun esiri… Daha önceki bir yazımda cinsel tabusunu masaya yatırıp analiz etmeye çalışmıştım. Cinsellik tabusunun, sağlıksız cinsel ilişkilerden, cinselliğin bir suç aracı haline gelmesine kadar pek çok sorunun kaynağı olduğunu düşündüğümü söylemiştim. Tabunun devrilmeden, cinsel eğitimin mümkün olmayacağı da malum…
Bülent Arınç, milletvekilinin cinsiyetinin kadın olmasına ve ona bakarak “vajina” demesine çok içerlediğini dile getirirken, karşısındaki meslektaşını cinsiyetiyle değerlendirerek ciddi bir cinsiyetçi tutum göstermiş oluyor aynı zamanda.
Kaldı ki cinselliğini konuşamayan bir kadın ya da erkek nasıl yaşar bunu sağlıklı bir şekilde? 3–5 çocuk yapılmasını öneren hükümet, acaba bu kadar çocuğun tozlaşarak ya da bölünerek mi oluşacağını sanıyor? O kadar çocuk için ortalama üretkenlikte bir çiftin ömründe kaç defa cinsellik düşünmesi ve yaşaması gerekiyor, biliyorlar mı? Bu kadar çok düşünülecek bir olgunun konuşulması neden ayıp?
Aslında olayın tamamı şu: Zarif bir hanımın ikide bir kendine dönüp bakması ve konuyla ilgili olarak ona atıfta bulunmasından da çok mahcup olmuş Bülent Arınç. Sonra da dönüp ona bakmasından utanmadığını, evli bir kadının kürtajla ilgili konuşurken “vajina” kelimesini kullanmasının kendisini yerin dibine soktuğunu söylemiş. Yani aslında utanması gereken de Bülent Arınç değil, kadın milletvekiliymiş. Özrü kabahatinden büyük, denilecek türden bir açıklama olmuş yani.
Bülent Arınç belki de farkında olmadan, cinsiyetçi anlayışının temelinde kadının seks objesi görülmesini de desteklemiş oldu. Öyle ki kadın cinsel organının bilimsel adının söylenmesi, bir de bunun o kadar erkeğin için yapılması, utanılacak, yerin dibine girilecek bir davranış olarak görülüyor.
İşin daha da garibi, tıbbi bir mesele olarak konuşulan kürtaj, içinde geçen kelimelerini de literatürden alıyor. Dolayısıyla bilimden de utanmış oluyor Bülent Arınç ve diğerleri. Her fırsatta övdükleri ecdatlarının ilerleyememesinin sebebi, bilimin de kısmen caiz olmamasıydı. Bilimsel ilerleme, tüm tabuları devirecekti. Kutsal sayılan her şeyi tepetaklak edecekti. Geldikleri geleneğin devamlılığı gereği, bugün de bu süreci inatla devam ettiriyorlar. Bu da işin başka bir boyutu…
Kadının cinselliğiyle ilgili müdahalelere karşı duruşunu ve kürtaj gibi önemli bir insan hakkını savunmasını gerçekleştirebilmesi, iki bacak arasında gizli duran ve konuşulması tabularca men edilmiş kelimenin özgürlüğüne bağlı… Kadın cinselliğini ifade ederken korkmadığı ve cinselliğine ait kontrolü eline geçirdiği müddetçe var olabilecektir. Bülent Arınç’ın bana “hayat seksten ibaret değil” dediğini duyar gibiyim. Ama hayatın parçası ve yaşam döngüsünün tek önemli aktörü… Kimse kusura bakmasın.
Sosyal medyada Bülent Arınç’ın bu açıklamasına yönelik esprili yorumlar da dolaşmaya başladı bile. Sanıyorum Twitter’da bir süre trend olmaya devam edecek.
Doğan Özcan
Editör
www.hayatadokun.net ' ten alınmıştır.
Comments