HAYATA DÖNÜŞ’ ÜN FİLMİ, GRUP YORUM’ DAN…



Kurulduğundan bu yana muhalif duyarlılığı, hak ve özgürlük mücadelesini müziğiyle anlatan, insan hakları ihlallerine karşı duruşuyla Anadolu’nun ve halkların sesi olan Grup Yorum, sesini şimdi de beyazperdede duyurmaya hazırlanıyor.
27 yıldır müziğiyle “umudun sesi” olan ve düzenlediği halk konserleriyle 350 bin kişiyi bir araya getirmeyi başaran, 21 albüm ile 2 milyondan fazla albüm satışına ulaşan Grup Yorum, cesur ve mücadeleci ruhunu sinemaya aktarıyor.

Konuşulmayanı konuşturan, unutturulmak isteneni hatırlatan Grup Yorum,  geliştirdiği film projesinde, zulmün en ağırının uygulandığı ama bunun karşısında inancın ve yaratıcılığın da en yoğun olduğu F tipi hapishanelerini anlatıyor.  Bu proje unutturulmaya çalışılan yaşanmışlığı cesurca ve tüm gerçekliğiyle ilk kez gözler önüne serecek.

F Tipi hapishaneler, 19 Aralık 2000′de devrimci tutsakların kaldığı tüm hapishanelere aynı anda yapılan operasyonla açılmıştı. Bu öyle bir operasyondu ki adına “Hayata Dönüş” denilmiş ama sonucunda 28 devrimci; tutsak kurşunlarla dövülerek ya da diri diri yakılarak hayatını kaybetmiş, yüzlercesi de ağır yaralanmıştı. Kan revan içinde sağ kalan tutsaklar, karga tulumba bu “yeni” ve “yüksek güvenlikli” hapishanelere nakledilmişti.

12 yıl önce yaşanılan gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatan film 21 Aralık’ta ülke genelinde ve Avrupa’da aynı anda vizyona girecek.

10 YÖNETMENDEN “F TİPİ” FİLM
Ezel Akay,  Sırrı Süreyya Önder, Barış Pirhasan, Aydın Bulut, Hüseyin Karabey, İlksen Başarır, Reis Çelik, Vedat Özdemir, Mehmet İlker Altınay,  Grup Yorum (FOSEM) yer aldığı projede yönetmenler, kendi senaryolarını yazıp yönettiler. Her bir senaryo birbirinden bağımsız, tecriti farklı açılardan ele alan onar dakikalık kısa filmler halinde tasarlandı. Ve bu kısa filmler birleştirilerek, filmin bütünlüğünü sağlayacak şekilde kurgulandı.

TEMMUZ’DA ÇEKİMLER BİTİYOR
Yaklaşık 2 yıldır adım adım oluşturulan film projesi için Kocaeli’de Herşey Film’e ait  film platosunda F tipi hapishane dekoru oluşturuldu. Birebir boyutlarda hücreler, havalandırmalar ve koridorlardan oluşan dekorda çekimlere başlandı.  Filmde yönetmenler ve oyuncuların dışında, kamera, ses, set, ışık gibi teknik alanlarda profesyonel ekiplerin yanı sıra, reji ve prodüksiyonda sinema-televizyon  öğrencilerinden oluşturulan bir ekip de büyük özverilerle çalışıyor.  Ocak ayında başlayan çekimlerde şu ana kadar 6 filmin çekimi tamamlandı. Kalan 4 filmin çekimlerinin temmuz sonuna kadar tamamlanması öngörülüyor.  Çekimleri tamamlanan filmlerin montaj çalışmaları Fono Film stüdyoları başta olmak üzere çeşitli stüdyolarda devam ediyor. Filmin 19 Aralık 2012 tarihinde Atlas Sineması’nda Gala gösterimi yapılacak. 21 Aralık 2012 tarihinden itibaren ülke çapında ve Avrupa’da yaygın olarak vizyona girmesi planlanıyor.

F TİPLERİ YAŞAMI “TECRİT”E HAPSETTİ
F tipi hapishaneler,  önceki hapishanelere göre ciddi mimari farklılıklar içeriyordu. Daha önce koğuşlarda bir arada kalan tutsaklar, burada hücrelerde kalacaktı. Yani “F tipi hapishane” nin diğer adı “hücre tipi hapishane” idi. Hücreler tek kişilik ve üç kişilik olmak üzere iki “seçenekten” oluşuyordu. Tutsaklar sadece hücrelerde değil, havalandırmalarda da hücre tipi yaşamaya devam etmek zorundaydı. Çünkü ortak bir havalandırma yoktu, her hücre sadece kendi havalandırmasına çıkabiliyordu. Havalandırmanın dışında, görüş yerleri de yine hücrelere özel oluşturulmuştu ve tutsaklara hiçbir hal ve şartta kendi hücresi dışındaki birisi ile temas etme şansı bırakılmamıştı. Özetle, F tipi hapishaneler yaşamın bütününü hücreye, yani yalnızlığa, yani izolasyona, yani tecrite hapseden hapishanelerdi.

F tipi hapishanelerin bu fiziksel özellikleri, idarelerin uygulamalarıyla da birleşince yaşamı cehenneme çeviren yere dönüşüyordu. Artık en ufak bir şey yasak kapsamında değerlendirilebiliyordu. Yiyecekten içeceğe, giyecekten kullanılacak eşyaya, okunacak kitaptan dergiye, yapılacak olan el emeği her şeye ciddi kısıtlamalar getiriliyor, yaşam bir yasaklar zinciriyle boğulmaya çalışılıyordu. Bu yasaklara uyulmadığında hücreye yapılan operasyonlar, işkenceler, hücre cezaları, mektup cezaları, görüş cezaları, sürgün sevkler gibi bir yığın yaptırım bekliyordu tutsağı.

Ancak bu yaptırımlar karşısında tutsaklar büyük yaratıcılık örnekleri göstererek, hücrelerde olmalarına rağmen her an iletişim halinde olabildiler. Toplu eğitim çalışmalarından, ortak düzenlenen gecelere kadar, yürütülen tartışmalardan, ortak çıkartılan dergilere kadar hayatın her alanında iletişimlerini bir an olsun koparmadılar. Ortaya çıkarılan her türlü fiziksel engeli büyük bir başarıyla aşabildiler. Ve örgütlülüklerini koruyabildiler.

Devrimci irade, örgütlülük, devrimci yaratıcılıkla birleşti ve tutsaklar aradan geçen 12 yıla rağmen F tipi hapishanelerde teslim alınamadı. Tutsaklarla hapishane idareleri arasındaki bu irade savaşı bugün hâlâ devam ediyor.
 
Nilufer Türkoglu

www.hayatadokun.net 'ten alınmıştır

Comments

Popular posts from this blog

Kadınların İş Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar – III: İstihdam Edilmiş Kadın İşgücünde Cam Tavan : (Glass Ceiling) Sendromu

Kadınların Çalışma Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar - I: Cinsiyete Dayalı Sorunlar

Ayran da İyidir, Rakıdan Sonra İyi Gider