KRONİK YORGUNLUK


Modern çağın problemlerinden biri, özellikle kadınların çokça şikâyet ettikleri ve türlü tedavi
yöntemlerine başvurdukları bir sorun olan kronik yorgunluk, aslında temeline indiğimizde
aşılamayacak bir durum değil. Nasıl mı?

Öncelikle yaşanan çağ oldukça hızlı bir çağ. Yemek yemekten tutun, yaşanan ilişkiler hatta
yapılan işler hep çabuk çabuk... Karşıdan karşıya geçerken bile nasıl acele ettiğinizin farkında
mısınız? Evet, beden bir yerlere koşuyor peki ya ruhunuz nerede kaldı?

Mideniz 5 dakikada yenen ağır fast food yemeği henüz hazmedememişken, akşam da yine en
sağlıklısından (!) yiyecekler tüketilmiyor mu? Duyular tatmin oluyor o an için ancak sindirim
sistemini nasıl da yoruluyor, kimin umurunda?

Farkında-sız-lık hali içinde, bedeni ne kadar hor kullanıyoruz, enerjimizi ne kadar gereksiz
şeylere harcıyoruz ve işin en kötüsü bunu sorgulamıyoruz bile. Sorgulamak aklımıza
gelmezken, sorgulayan birileri çıkınca ve toplum şartlanmalarından farklı bir şeyler
söylediğinde onu hemen karalayarak yıldırma politikası uyguluyoruz.

Herkes birbirine benzesin, normal(!) olsun.
Yesin, içsin, uyusun, çalışsın, üresin, tüketsin. Ve kendini özgür zannetsin. “Hiç kimse
kendini özgür sana birinden daha iyi köle olamaz.” demiş Goethe, bizden mi bahsediyor
acaba?

Günde 8 saat uyumanıza rağmen yataktan kazınarak kalkıyorsanız ve gün içinde hiçbir
şey yapmaya haliniz olmuyorsa ayrıca dikkatiniz dağılıyorsa ve sürekli dinlenme ihtiyacı
duyuyorsanız ve bunlara benzer şikâyetleriniz varsa kronik yorgunluğunuz olabilir. Gün
içinde çok fazla fiziksel aktivite yapmamanıza rağmen eve kendinizi zor atıyorsanız ve bu
durum uzun zamandır devam ediyorsa, hayat tarzınızda bazı ufak değişiklikler yapmanızın
zamanı gelmiş demektir:

1)Temiz Hava ve Doğru Nefes: Bütün günü kapalı ortamda geçirmeniz beynin oksijen
ihtiyacını karşılamaz, baş ağrısı başta olmak üzere birçok soruna yol açar.
Özellikle sabah uyandığınızda ve gün içinde fırsat buldukça açık havada yapacağınız birkaç
nefes egzersizi bunu kolaylıkla çözümleyecektir.

2) Güneş Işığı: Yaşam veren güneş, seratonin hormonunun üretimini de tetikliğinden
oldukça önemlidir. Yalnız bilinçli olmak zararlı ışınlarından korunmak, güneş gözlüğü ve
şapka kullanmak şartıyla güneşli bir günde yürüyüş yapmak oldukça faydalıdır.
Ofis ve ev ortamlarını, özellikle beyaz florasan lambaları insan beyni karanlık olarak
algıladığından, otomatik olarak uyku moduna çekilir yani enerjiyi düşürür.

3) Sağlıklı Yiyecekler ve Su: Taze sebze ve meyve yiyin, vücudun ihtiyacına göre beslenin
ve susuz kalmayın.

4)Egzersiz: Yürüyüş, yüzme, yoga, dans ya da başka herhangi hoşlandığınız bir egzersizi
mutlaka hayatınızda olsun. Hareketsizlik enerjiyi en çok düşüren unsurlardan birisidir.

Bu basit maddelere dikkat ederek bedeninize ihtiyacı olan enerjiyi geri kazandırabilirsiniz.
Başka ihtiyaçları varsa görmezden gelmeyin ve ertelemeyin.

Bunlardan sonra yapılacak olan en önemli şey düşünce rejimidir, düşüncelerimiz bizi ve
hayatımızı şekillendirir; dolayısıyla esas yapmamız gereken düşüncelerimizi ve yaptıklarımızı
disipline etmek, daha dingin kalmayı öğrenmek ve farkındalığı daha yüksek bir bilince
kendimizi taşımak değil midir?

“İnsanoğlu; ağzından çıkan cümlelerin, beyninden çıkan düşüncelerin, bütün evreni dolaşıp
tekrar onlara geri döndüğünü bilse, eminim çok daha dikkatli olurdu.”
Albert Einstein

Selin Avcılar
Psikolojik Danışman


www.hayatadokun.net 'ten alınmıştır

Comments

Popular posts from this blog

Kadınların İş Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar – III: İstihdam Edilmiş Kadın İşgücünde Cam Tavan : (Glass Ceiling) Sendromu

Kadınların Çalışma Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar - I: Cinsiyete Dayalı Sorunlar

Ayran da İyidir, Rakıdan Sonra İyi Gider