EĞİTİMDE METOT DEĞİL, İNSAN KİŞİLİĞİ GÖZ ÖNÜNE ALINMALIDIR


İtalya’ nın ilk kadın doktoru, pedagog ve antropoloji profesörü Maria Montessori’ nin geliştirdiği eğitim metodunun temel ilkesi. Montessori’ nin bugün, doğum yıldönümü.

İyi ki doğmuş.

Montessori, yüzyılın başlarında her bir çocuğun bireyselliğine azami ölçüde uyan bir pedagoji geliştirir. Bu, çocuğun bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına, bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun bir pedagojidir. Geliştirdiği sistem, öğrenme zorluğu çeken birçok çocuğa ilaç olmuş. Bir bakıma onların hayatını kurtarmış. Günümüzde halen dikkat eksikliği görülen ve öğrenme güçlüğü çeken çocuklarda uygulanan Montessori Eğitim Sistemi anne ve babaların en büyük yardımcısı.


Montessori, 1899’ da Roma’ da zeka geriliği olan tüm çocukların yollandığı yeni Orthophrenic Okulu’ ndaki yöneticiliği sırasında, zihinsel eksikliğin sıklıkla pedagojik bir problem olduğuna hüküm verir.


Zihinsel engellilerin eğitimi konusunda aradığı bilgileri Itard ve Séguin’ in çalışmalarında bulur ve bu yöntemleri temel alarak kendi yöntemini geliştirir. Eğittiği bir grup engelli çocuk, devletin açtığı yeterlilik sınavlarında normallere yakın başarı gösterir. Herkes bu başarıdan dolayı çok mutludur ancak, Dr. Montessori bundan o kadar etkilenir ki zeka seviyeleri normal olan sağlıklı çocukların nasıl olup da engelli çocuklarla karıştırılabilecek kadar istikrarsız olabileceklerini anlamaya çalışır. Bunun üzerine, Maria Montessori 1907 yılında ilk çocukevi Casa dei Banbini’ de engelli olmayan çocuklarla çalışmalar yapmaya başlar ve bu çalışmalarında yaptığı gözlemlerde çocukların nelerden hoşlandıklarını ve nelerden hoşlanmadıklarını saptar.


Maria Montessori çocukların


ödüllerden,

cezalardan,

yetişkin tarafında programlanmış eğitimden,

oyuncaklardan,

şekerlemelerden,

öğretmen masasından,

toplu derslerden  hoşlanmadıklarını;


özgür seçimden,

hatalarını kendilerinin denetiminden,

hareket etmekten,

sessizlikten,

sosyal ilişkilerinin bizzat kendileri tarafında kurulmasından,

çevrenin düzenli ve temiz olmasından,

özgür faaliyete dayalı bir disiplinden,

kitapsız okuma ve yazmadan,

alıştırmaların tekrarından hoşlandıklarını gözlemler.


Montessori, eğitim sistemini, çocuktan yola çıkarak kurmuştur.


Kısaca diyebiliriz ki Montessori Eğitim Sistemi,; çocuğa hazırlanmış bir çevrede, çocuğun kişiliğini oluşturabilmesi için özgürlük tanıyan, kişiliğin gelişim sürecini destekleyen, çocuğun kendi onuru içerisinde bireyselleşmesi ve sosyalleşmesini ciddiye alan, bireye özgü adil bir eğitim sistemidir.


Montessori Eğitim Sistemi’ nin Türkiye’ de yaygınlaşması temennisiyle…


İlknur Cantürk

www.hayatadokun.net ' ten alınmıştır.

Comments

Popular posts from this blog

Kadınların İş Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar – III: İstihdam Edilmiş Kadın İşgücünde Cam Tavan : (Glass Ceiling) Sendromu

Kadınların Çalışma Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar - I: Cinsiyete Dayalı Sorunlar

Ayran da İyidir, Rakıdan Sonra İyi Gider