KADIN ÇİFTÇİ SEVİLAY YILDIRIM


Geçtiğimiz hafta müzik grubumla birlikte Antalya, Olympos’taydım. Gündüzleri sahilde vakit geçiriyorduk. Bu haftaki yazım için not defterime bir şeyler karalamaktayken su satan bir kadın yaklaştı yanımıza. Kendisinden su aldık. Ama onun ilgisini bu alışverişten daha çok elimdeki not defteri çekti. Bölgesel şivesiyle “Ne yazıyorsun?” diye sordu bana. Sonra hemen kendinden bahsetmeye başladı. Adı Sevilay Yıldırım’dı. Kumluca’nın Yazır Köyü’nde yaşayan bir çiftçiydi. Tarım ve Gıda Bakanlığı tarafından düzenlenen Kadın Çiftçi Bilgi Yarışması’nda ikinci olduğunu söyledi. Öğrenmeye açtı. Organik gıda ve gıda güvenliği ile ilgili sürekli kitaplar okuduğunu söyledi. Elimde kalem kâğıt gördüğünde benden de bir şeyler öğrenebileceğini düşünmüştü. Ancak aslında benim ve hepimizin ondan öğreneceği çok şey vardı. Bizim yanımıza gelmeden önce bir doktor grubundan öğrendiklerini sıraladı bana. “İlkokul mezunuyum.” dedi. O an üniversite mezunu olmamdan utandım. Çünkü öğrenmenin, eğitim ne kadar uzun soluklu bir yol olduğunu bağırıyordu sakin ve akıllı gözleriyle bu kadın.


Bir proje üzerinde çalışıyor şu anda Sevilay. Bakanlıkça kendisine verilen bu görevi yerine getirmek için bilgi topluyor. Tarlasını sürüyor. Sonra sahile gelip su satıyor. Bu eylemini yeni insanlarla tanışıp bilgiler toplamak için değerlendiriyor. Cahil cesaretiyle ortalıkta dolaşan sözde eğitimli bir sürü insanın karşısında bildiğiniz bir abide gibi duruyor o. Özgüveni asla bir kendini beğenmişlik olarak yansımıyor. Ayrıca kendini ne kadar beğense az… Çünkü o eğitimin okulda verilenden daha fazlasını her gün yaşadıkça alıyor. Bunu kendi azmine borçlu…

Bir süre sonra uzaktan kocasını görüyor. “Şu gelen de benim kocam.” diyor. İlgiden dolayı biraz kıskandığını söylüyor kocasının. Oraya bir sürü gazeteci gelip onunla konuşmak istemiş çünkü. Ama yine de eşiyle gurur duyuyor adam. Sevilay da eşinin desteğini vurgulamaktan geri kalmıyor. Her ikisi de ne kadar gururlansalar az… 

Sevilay Yıldırım eşinden bahsederken ve bu başarısını naif bir şekilde bana sunarken toplumun ihtiyacı olan bir model oluverdi gözümde. Kadının başarısının eşlerince ve diğer erkeklerce takdir edilmesi ve desteklenmesinin önemini gösterdi. Toplumdaki kadın varlığının kimseye zarar getirmediğini, erkek egemen toplumun bir hata olduğunu zaten biliyorduk. İşte tam tersinin yani kadın-erkek eşitliğinin, kadının her alanda varlığının ne kadar güzel işlediğini gördük. Üreten kadının varlığının önemini kanıtladık. Bir insanın kendini yetiştirmesinde anneliğin bir engel olamayacağını, tek engelin tembellik olduğunu Sevilay’ın “Ben çalışkan bir kadınım!” diye gururlanmasından çıkarttık. Diyorum ya, Sevilay ne kadar gururlansa az.

Sevilay Yıldırım, eğitimsizliğine bahane olarak yaşadığı yerde ‘Oxford’ olmamasını sunanlara çok iyi bir “hadi oradan” deme sebebi oldu aynı zamanda.

Doğan Özcan
Editör

www.hayatadokun.net ' ten alınmıştır.

Comments

Popular posts from this blog

Kadınların İş Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar – III: İstihdam Edilmiş Kadın İşgücünde Cam Tavan : (Glass Ceiling) Sendromu

Kadınların Çalışma Hayatında Karşılaştıkları Sorunlar - I: Cinsiyete Dayalı Sorunlar

Ayran da İyidir, Rakıdan Sonra İyi Gider